maritbet girişmaritbet
Levent Erden: Nerede yaşadığınıza bir bakın!

Levent Erden: Nerede yaşadığınıza bir bakın!

Reklamcı, pazarlama iletişimi uzmanı, akademisyen ve son olarak da ‘televizyoncu’ Levent Erden’le, yarın başlayacak ‘İstanbul Kafası’ adlı programı vesilesiyle buluştuk

Reklamcı, pazarlama iletişimi uzmanı, akademisyen ve son olarak da ‘televizyoncu' Levent Erden'le, yarın başlayacak ‘İstanbul Kafası' adlı programı vesilesiyle buluştuk.

 Erden, “İnsanlar bu programla yetinsin istemiyorum. İzledikten sonra bir şeyler araştırıp, okurlarsa işe yaradığımı düşünürüm” diyor.

 Daha önce NTV'nin ‘Yeşil Ekran'ında benzer bir program yapmıştınız... ‘İstanbul Kafası'nın farkı ne olacak?

İki yıl önce yaptığımız ‘Şehrin Şifreleri' kendi içinde bir ilkti. Sonra ‘İstanbul'un Sırları', ‘İstanbul'un Şifreleri' vs. adı altında birçok kanal tarafından benzerleri yapıldı. Esinlenen programlar çok oldu. Biraz farklılaşmak istedik. Konular üzerinden gidip, aktüaliteye biraz daha fazla yer vereceğiz. O kadar çok şey var ki... Programı 10 sene yapsam bitmez. Basit bir sokak ya da yer ismini eşeleyip, üzerini kazıdığınızda, altından acayip hikayeler çıkıyor. Ben sadece “Hey, kafanızı kaldırın da nerede yaşadığınıza bakın!” diyorum. Bu şehir çok şey söylüyor insana.

 İstanbulluların en büyük problemi  ne sizce?

Hepimize büyük miras kaldı. O mirası öğrenmeye çalışmak lazım. 20 seneden fazladır MBA programlarında ders veriyorum. İnsanlarda gördüğüm tek eksiklik, meraksız olmaları. Ne kadar haklı ne kadar haksızlar, bilemiyorsun. Çünkü televizyon, telefon, internet; her şey hazır veriliyor. Halbuki biraz merak ederlerse, hayattan başka türlü zevk alınabilir. Hele hele bu şehir, gerçekten zevkle yapılabilecek her şeye sahip. Dolayısıyla insanlar merak etsin istiyorum. İstanbul'da herkes için bir şey var. Bunun için maddi olanaklarla dans etmeye gerek yok. Bakmasını ve görmesini bilirsen, keyif alacak çok şey var. Şehirden zevk almayı bilmeli. İstanbul'un her tarafı, her parçası hikayedir. Bugüne nasıl gelindiğini, neyin nasıl olduğunu anlamak asıl mesele.

 Yeni programınız ‘İstanbul Kafası'nı nasıl tanımlarsınız?

O gün nereden esiyorsa İstanbul rüzgarı... O gün hangi kafadaysan, o kafada bir İstanbul mutlaka var. Romantizm de var, tarih de. ‘İstanbul Kafası', alt tarafı 35-40 dakikalık bir program. İnsanlar bu programla yetinsin istemiyorum. İzledikten sonra bir şeyler araştırıp, bir şeyler okurlarsa, işe yaradığımı düşünürüm. Programı özellikle 35 yaş altındakiler için yapmaya çalışıyorum. Gerisi zaten o konularla ilgiliyse okuyor, bakıyor.

“Kum gibi kayıp gidiyor şehir”

 Şehri sokak sokak gezip, eski binaların, sokakların, oralarda yaşamış insanların hikayelerini anlatıyorsunuz... Sizi hangi hikaye en çok etkiledi?

Galata'daki bir bisikletçi dükkanın altındaki depo... Oraya indiğimizde, altındaki deliğin Galata Kulesi'nin yanından ta limana kadar gittiği çıktı ortaya. İşin komiği, bunu belediyeye söylemiş olmalarına rağmen, orada bir başka inşaata izin vermek için gelen yetkililer, mağaza sahiplerinden istedikleri bisikletleri alamayınca “Burada böyle bir şey yoktur” deyip rapor vermişler. Ve orası yıkıldı. İnsanın elinin arasından kum gibi kayıp gidiyor şehir. Beyoğlu'na çıkan sokakların facia olması, oradaki binaların harap olması...

Şehirde kendini koruyabilmiş semtler var mı?

Yok. Hiç kimse kendini koruyamadı. Semtleri belediyeler, devlet korumaz, insanlar sahip çıkarsa korunur. Söylemeye çalıştığım, hatta bu programı yapma sebebim şu: O kadar maddi değer peşinde koşuluyor ki, başka değer kalmadı neredeyse! Türkiye'de arşivlik belge bulmak zordur. Çünkü değer verilmez. Şayet insanlara bunlar değerli gelirse, bir miktar daha hayattan keyif alabilirler.

 Galatasaray Lisesi'nden mezun olmuşsunuz. Bugünkü Beyoğlu'yla eski Beyoğlu arasında ne gibi farklılıklar var?

Çocukluğumdan beri hayatım bu taraflarda geçiyor. Farklılıklara gelince... Galatasaray'dan yukarısı nispeten rahat gezilen yerdi. Galatasaray'la Tünel arasına hava karardıktan sonra inmeye cesaret edilmezdi. Bu kadar yıl içinde tam tersi oldu. Tünel daha ilgi görüyor artık.

“Mesleğim pazarlama iletişimi”

Reklamcı, pazarlama iletişimi uzmanı, akademisyen... Hangisi daha çok öne çıkıyor?

Akademisyen olarak çalışmaktan zevk alıyorum. Dördüncü büyük iletişim grubunun, Türkiye'deki ajans-larının tepesindeki adamım. Pazarlama iletişimi öne çıkan, profesyonel olarak yaptığım iş. Ya da para kazandığım işim diyelim. Yoksa akademisyenliği para kazanmak için yapmı-yorum. Ekran önünde olmaksa çok istediğim bir şey değil.

“Üç saniye uzandım!”

Mağazada uyuma meselesi senaryo değildi. Uyumuyordum da zaten! Adam ayakkabı getirecekti, belim ağrıyordu,  üç saniye falan uzandım. Bu fotoğrafın kullanılması büyük komedi. Ben yeterince şöhret olmadığım için başka bir sebepten kullanıldığını düşünüyorum. Sonrasında yapılan eylem de (mağazada sızma eylemi) gayet normaldi. Artık beni görenler uyuma fotoğrafı çektirmek istiyor. Uçaktaki hostes kızcağız bile yanıma gelip “Beraber uyku fotoğrafı çektirebilir miyiz?” dedi.

İlk programın konusu Çiftevav Sokak

“İlk programda İstanbul'daki bir sokak adından çıkıp bir yerlere gidiyoruz. Alman Konsolosluğu'nun yanında Çiftevav Sokak var. Bizde “Nedir Çiftevav?” deyip gittik. Buradan yola çıkarak, hat sanatında kullanılan ‘vav'ın anlamını, hattat Hüseyin Kutlu'yla konuşacağız.”

Levent Erden İstanbul'a farklı gözle bakıyor, şehrin gizli anlarını, gözden kaçan ayrıntılarını anlatıyor. ‘İstanbul Kafası' yarın akşam saat 22.15'te NTV'de.

Senem Aydın/Milliyet

Yorum Yaz

Benzer Haberler

Levent Erden: Nerede yaşadığınıza bir bakın!
  • 25.06.2012 15:15

Levent Erden: Nerede yaşadığınıza bir bakın!

Reklamcı, pazarlama iletişimi uzmanı, akademisyen ve son olarak da ‘televizyoncu ...