maritbet girişmaritbet
Bayındırlık Bakanlığı, Kenges ile yeni bir sayfa açtı

Bayındırlık Bakanlığı, Kenges ile yeni bir sayfa açtı

Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Türkiye’nin "kentleşme ve imar vizyonu"nu ortaya koyan KENTGES belgesinin geçtiğimiz günlerde yayımlandığına işaret ederek, "KENTGES’in yayımlanmasıyla yepyeni bir safhaya geçmiş oluyoruz. O da bakanlığın yeniden yapılandırılması" dedi

Bayındırlık ve İskan
 Bakanı Mustafa Demir,  Türkiye'nin "kentleşme ve imar vizyonu"nu ortaya koyan
 KENTGES belgesinin geçtiğimiz günlerde yayımlandığına işaret ederek, "KENTGES'in
 yayımlanmasıyla yepyeni bir safhaya geçmiş oluyoruz. O da bakanlığın yeniden
 yapılandırılması" dedi.
         Demir, Kentsel Gelişme Stratejisi ve
 Eylem Planı (KENTGES) ile yerleşim yerlerinin mekan ve yaşam kalitesinin
 yükseltilmesi, ekonomik, sosyal ve kültürel yapılarının güçlendirilmesine yönelik
 "yol haritası" oluşturulduğunu söyledi.
         KENTGES için 2009'da şura düzenlendiğini, ilgili tüm kurumları bağlayan
 eylem planlarının belirlendiğini ve YPK kararı olarak yayımlandığını anlatan
 Demir, strateji belgesinde 19 ana hedefin bulunduğunu, bunlara ulaşmak için 42
 strateji ve 100 eylemin planlandığını söyledi.
         Bu eylemlerden 37'sinin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'yla ilgili
 olduğuna dikkati çeken Demir, "Strateji belgesinin yayımlanmasıyla yepyeni bir
 safhaya geçmiş oluyoruz. O da Bakanlığın yeniden yapılandırılması" dedi.
         Demir, 37 eylem değerlendirildiğinde Bakanlığın yeniden yapılandırmada
 "planlama, projelendirme, yapım ve yapımla ilgili diğer süreçlerde bir otorite
 olarak öngörüldüğünü" belirterek, "Bunlarla ilgili politikaları belirleyecek,
 anayasada belirlenen yasalarla oluşturulan ve oluşturulacak olan alanlarla ilgili
 bakanlık çalışmasını tamamen organize etmeye yönelik bir çalışma. Bu çok önemli,
 çok kapsamlı ve kapasiteli bir çalışma" dedi.
         Bakanlığın yapım alanlarından büyük ölçüde çekilmesiyle "zayıfladığı,
 güç kaybettiği" gibi bir algı oluştuğunu, ancak bunun doğru olmadığını kaydeden
 Demir, Türkiye'nin geldiği nokta itibariyle yeniden yapılanmaya ihtiyaç
 duyulduğunu ve Bakanlığın kentleşme alanına yoğunlaştığını söyledi.
 
        "TEŞKİLAT YASASI, MUHTEMELEN SEÇİM SONRASINA KALABİLİR"
         Demir, Bakanlığın yeniden yapılanma süreci hakkında bilgi verirken,
 Bakanlığın bir süredir yeniden yapılanma üzerinde çalıştığını, yapı denetiminin
 yaygınlaştırılması gibi KENTGES'te de yer alan bazı unsurların hayata
 geçirildiğini, diğerlerinin de geçirilmeye çalışıldığını ifade etti ve KENTGES'i
 temel metin olarak ele aldıklarının altını çizdi.
         "Yeniden yapılanmayla ilgili teşkilat yasasında nasıl düzenleme yapacak
 mısınız?" sorusuna Demir, yasada tabii bir değişikliğe gidileceğini, ancak İmar
 Kanunu, Yapı Denetim Yasası gibi faaliyet alanlarıyla ilgili yasalarda da
 düzenleme gerektiğini, bu aşamada onları gerçekleştirdiklerini söyledi.
         Teşkilat yasasındaki değişikliğin ne zaman yapılabileceğiyle ilgili
 soruya karşılık da Demir, "KENTGES şu anda yayınlandı, ilgili çalışmamız devam
 ediyor, ama önümüzde bir seçim var. Seçim öncesi bakanlığı yeniden yapılandırmak
 ne kadar doğru olur, seçim sonrasına muhtemelen kalabilir. Bununla alakalı zaten
 bir kısım çalışmaları, düzenlemeleri yaptık, ilave edilecek eylem planında yer
 alan belli konular da var. İlgili kurumların belli düzenlemeleri eş zamanlı
 yapması gereken noktalar da var, çalışmalarımız devam ediyor" diye konuştu.
 
         "1 OCAK, BAKANLIK İÇİN ÖNEMLİ BİR DÖNEMEÇ"
         Bayındırlık ve İskan Bakanı Demir, başka bir soruyu yanıtlarken, 1 Ocak
 2011'de binalara enerji kimlik belgelerinin verilmeye başlanacağını, yapı
 denetiminin 19 ilden 81 ile yaygınlaştırılacağını, 1 Ocak 2012 itibariyle de
 müteahhitlik alanının kayıt altına alınacağını, belgeli usta çalıştırma döneminin
 başlayacağını anlattı.
         Demir, "Bakanlığın aslında bundan sonra ne yapması gerektiği de bu 3
 önemli projeyle bir kere daha ortaya çıkıyor. Sektör ve sürece yönelik politika
 üreten, sistem kuran, destekleyen ve denetleyen bir yapı" dedi.
         Bakan Demir, 1 Ocak 2011'de yürürlüğe girecek yapı denetiminin,
 Türkiye'de sağlıklı yapılaşma adına büyük önem taşıdığını kaydederek, sisteme
 yeni dahil olacak illerde yapı denetim bürolarının oluşturulduğunu, kuraların
 çekildiğini, firmaların incelenmekte olduğunu söyledi. Aralık ayı içinde yetki
 belgelerinin verileceğini kaydeden Demir, yapı denetiminin bürolar tarafından
 yapılacağını, Bakanlığın sistemi denetleyeceğini söyledi.
         19 ildeki uygulamalarda bazı aksaklıklar tespit ettiklerini ve bunların
 giderilmesine yönelik yönetmelik değişikliği hazırladıklarını belirten Demir,
 bürokrasiyi azaltmayı öngören değişikliğin önümüzdeki günlerde yayımlanacağını
 kaydetti.
         Bakan Demir ayrıca yapı denetimi kanununda da 3-4 maddeyi değiştirmeyi
 planladıklarını, bu düzenlemenin de 2011'e kalabileceği söyledi.
         1 Ocak'ta ayrıca binadaki enerji tüketimi gösteren "enerji kimlik
 belgelerinin" de verilmeye başlanacağını ifade eden Demir, bunun da "bakanlığın
 yeni yüzü itibariyle çok önemli bir proje olduğunu" dile getirdi. Demir, bu
 konuda yazılım çalışmasının devam ettiğini kaydederek, "Yazılıma yapılarla
 ilgili verileri giriyorsunuz, formülasyona göre enerji verimliliğiyle ilgili
 sınıf belirleniyor. Çok detaylı, çok önemli ve zor bir sistem" dedi.
         Bakanlığın altyapı ve personel olarak 1 Ocak'ta öngörülen değişikliklere
 hazır olup olmadığı sorusuna Demir, "Hazırlıklarımız var. Oldukça iyi
 konumdayız, çok daha iyi olmak durumundayız" karşılığını verdi. Demir, 2010 yılı
 içinde, geçmiş 5-6 yılın toplamı kadar hizmet içi eğitim yaptıklarını, 1,5 yıl
 içinde 1.055 mimar ve mühendis aldıklarını ve personel alımına gelecek yıl da
 devam edeceklerini kaydetti.
 
         "(YAPI KOOPERATİFLERİ) BİLGİLENME SÜRECİNDE ŞEFFAFLIK SAĞLANACAK"
         Bakan Demir, 13 Aralık itibariyle Sanayi ve Ticaret Bakanlığının yetki
 alanındaki yapı kooperatiflerinin  Bayındırlık ve İskan Bakanlığına
 devredileceğine işaret edilerek, bu konudaki hazırlıkların sorulması üzerine de
 "Yapı kooperatifçiliğini tamamen bir elektronik yazılım üzerinden kayıt altına
 almayı, iş ve işlemlerini oradan takip etmeyi öngörüyoruz. Özellikle üyelerin
 kooperatif işleyişiyle alakalı bilgilenme sürecinde şeffaflık noktasında çok
 ciddi gelişmeler olacak" dedi.
         İnsanların yapı kooperatiflerine yönelik kırılan güveninin nasıl tekrar
 sağlanabileceği sorusuna karşılık da Demir, şunları söyledi:
         "Yapı kooperatiflerine üye insanlarımızın geçmişte ciddi mağduriyetler
 yaşadığını biliyoruz. Şu anda 72 bin civarında yapı kooperatifi zaten var,
 bunların faaliyette olanı aşağı yukarı 25 bin civarında. Dolayısıyla bu
 faaliyetini yürütmeyenlerin bir çok hukuki problemlerle karşı karşıya kaldığını
 görüyoruz. Kooperatifleri feshetmek, onları ferdileştirmek çok kolay safhalar
 değil.
         Bu konuda mağduriyete esas sebebiyet veren şey; kooperatif yönetimlerinin
 oluşturuluşu ve kooperatif yönetimlerinin o sorumluluğu yerine getirirken
 süreçle, üyelerle yönetim arasındaki bilgilendirmenin ve şeffaflığın eksik
 olduğunu görüyoruz, ana unsur bu.
         Bir de kooperatif yönetimlerinin inşaat alanında özellikle
 gayrimenkullerin edinimleri, bunların planlaması, projelendirmesi ve yapım
 süreçleriyle alakalı bazen mesleki bilgi noksanlığından, süreçlerin belirli
 durumlarda zor olmasından kaynaklanan mağduriyetler söz konusu. Bir kısım
 yöneticilerin kooperatifteki görevlerini üyelerin maddi ve manevi kayıplarına
 sebebiyet verebilecek bir şekilde icra etmeleri de söz konusu.
         Üyelerin mağduriyetlerinin ortaya çıkardığı bir güven bunalımı var, biz
 öncelikle bunu yeniden tesis etmeyi, güveni oluşturmayı hedefliyoruz. Bu noktada
 da özellikle genel kurulda alınan kararları yönetim kurulları tarafından icrasını
 şeffaf bir şekilde üyelerin bilgisine sunacak bir mekanizmayı geliştirmek ve tüm
 özellikle konut yapımıyla alakalı arsa edinmeden tutun, projelendirme yapım ve
 vatandaşa teslim ettikten sonraki diğer ferdileşme, fesih safhası dediğimiz
 işlemlerin sağlıklı bir şekilde işletmesini temin etmek."
 
         "CİDDİ ANLAMDA TALEBİN OLDUĞUNU, OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ"
         Demir başka bir soruyu yanıtlarken, konut yapım alanının Türkiye'de
 "oldukça liberal bir şekilde çalıştığını", TOKİ'nin yaptığı konutların,
 Türkiye'de inşa edilen toplam konutun ortalama yüzde 6'sını oluşturduğunu, geri
 yüzde 94'lük bir alan kaldığını kaydederek, yapı kooperatifçiliğinin payının zon
 zamanlarda oldukça düştüğüne dikkati çekti.
         Bakan Demir, şunları kaydetti:
         "Konut kooperatifçiliğine kimler üye oluyor? Ya TOKİ'den konut alamayan,
 belki birikim olarak özel yap-sat müteahhitlerinin ürettiği konutlardan alamayan,
 belki kredi şartları çok uygun olmayan vatandaşlarımız. Böyle vatandaşlarımızın
 gelecekte elde edebilecek oldukları gelirleri baz alarak, bir araya gelerek,
 örgütlenerek, paralarını ödedikçe inşaat yapma süreci diye basitçe ifade
 ettiğimiz bir süreç bu.
         Dolayısıyla bu alanda ciddi anlamda bir talebin olduğunu, olacağını
 düşünüyoruz. Bu süreci sağlıklı işletirsek, bu alanda da bir yapım sürecinin
 başlayacağını düşünüyoruz. Bu güveni tesis edip, bu konumdaki insanların konut
 edinmesinin önünü açarsak, ciddi anlamda bir büyümeye doğru gidebileceğini
 düşünüyoruz."
         Yapı kooperatifçiliğinin, toplam konut üretimindeki payı ve
 hedefledikleri oranın sorulması üzerine de Demir, şu anda istatistiki bilgiler
 üzerinde çalıştıklarını, net bir veri bulunmadığını söyledi.
         Demir, güven tesisi noktasında denetim ayağına da ağırlık verilip
 verilmeyeceği sorusuna karşılık, denetimin ancak yasayla kendilerine verilmiş
 yetki çerçevesinde gerçekleştirilebileceği kaydederek, bunun da çerçevesinin
 "genel kurulların yapılıp yapılmadığı, genel kurul kararlarıyla yönetim kurulu
 kararlarının çelişip çelişmediği, arsa süreciyle ilgili alım ve diğer safhalardan
 üyelerin bilgisi olup olmadığı" gibi konuları kapsadığını söyledi.
         Bakanlığın projelendirme safhasında, özellikle yapım süreciyle ilgili
 katkıları olacağını ifade eden Demir, "Bunlarla ilgili direk yaptırımcı bir
 denetim değil, daha çok bizim müdahale etmemiz gereken alanda özellikle
 kooperatiflerin tüzüğünde bir değişiklik yaparak veya bunların işleyişiyle
 alakalı belli düzenlemeler çerçevesinde ancak bu mümkün olabilir. Aksi takdirde
 kooperatiflerin işleyişine çok denetleyici bir yaklaşımla yaklaştığınızda,
 sistemi bozarsınız. Üyenin talepleri şikayetleri olursa ancak bunlar
 incelenebilir, denetlenebilir ama ana hatları itibariyle sürecin sağlıklı
 işlemesini sağlayabilmek" dedi.
 
  • Etiketler:

Yorum Yaz