maritbet girişmaritbet
Kredilerin önü açılıyor

Kredilerin önü açılıyor

Hükümetin ekonomiyi soğutma önemleri arasında yer alan kredi hacminin daraltılması kararı yumuşamaya başladı

Mayıs ayı itibariyle küresel ekonomideki sıkıntıların artması içerideki ekonomi yönetiminin önlemler almasına neden olmuştu.

Türkiye'nin en sıkıntılı olduğu konu cari açık sorununu kontrol altına alabilmek için faiz koridorunu daraltırken munzam karşılıkları arttırılması yolu denendi buna ek olarak da ithalat talebinde sınırlama gerçekleşti. BDDK, iki temel noktada düzenlemeye gitti. Öncelikle kredi hacminin daraltılması konusunda uygulanan karşılıklara yönelik düzenleme getirilirken, diğer taraftan bankaların sermaye yeterliliği konusunda "kredi riskine esas tutarın" hesaplanmasında da değişik yapıldı.

Temmuz dönemiyle birlikte Avrupa endişelerine ABD'nin borç tavanı sıkıntısı da eklenince tüm dünya piyasaları yeniden bir sarmalın içine girdi. Türkiye tarafında ise ekonominin sert mi yumuşak mı gerileyeceği sorgulanmaya başlamıştı. Gelinen durumda dışarının etkisi ile soğumanın donma noktasında olup olmadığı merak ediliyor.

Bu noktada artık ekonomi yönetiminin de öncelikleri değişmeye başladı. Daha öncesinde cari açığın birincil korku unsuru iken şimdi küresel ekonomideki durgunluk listenin ilk sırasını aldı.

Değişen öncelikler de kredi hacmi tarafında da kendisini gösterdi. Hükümetin yüzde 25 ile sınırlamak istediği kredi hacminde sınır da sorgulanmaya başladı.

Dün Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in katıldığı canlı yayında yüzde 25'lik kredi sınırında ısrarcı olmanın mümkün olmadığı açıklaması aslında Merkez Bankası'nın son iki ayda yaptıklarının açıklaması oldu.

Merkez'in gündem dışı gerçekleştirdiği toplantısında faizleri aşağı çekmesi ve genişleme sinyalleri vermesi yüzde 25'lik sınırın yavaş yavaş gündemden çıkmasına neden oldu.

12 Ağustos itibariyle gelen verilere bakıldığında hükümetin 2011 yılında yüzde 25'le sınırlamayı hedeflediği kredi artış hızı, 7.5 ayda yüzde 21.3'e ulaştığı gözlendi.

Alınan tedbirlere karşın krediler 12 Ağustos itibariyle 2010 yılı sonuna göre 113 milyar 983 milyon TL artışla 649 milyar 310 milyon TL düzeyinde gerçekleşti. Hükümetin, 2011 yılında yüzde 25'le sınırlamayı hedeflediği kredi artış hızına ulaşılmasına 3.7 puan kaldı.

Kredi hacmi verilerine bakıldığında haftalık bazda artış sürse de mevsim etkilerinden arındırıldığında ve kurunda etkisi ile 2006-2010'da uzun vadede bakıldığında ortalamanın altında kaldığı gözleniyor.

Merkez Bankası haftalık verilerine bakıldığında da bu yavaşlama gözleniyor. 5 Ağustos ile başlayan dönemde kredilere bakıldığında aybaşında 853.048TL olurken bu rakam 12 Ağustos haftasında 859.557 TL oldu ve en son 19 Ağustos haftasına gelindiğinde 865.617 TL oldu. Temmuz'dan Ağustos'a geçişte haftalık fark 15 bin372 TL'den 6 bin TL'ye geriledi.

HSBC ekonomisti Fatih Keresteci'nin konuya dair Gazeteport'a yaptığı değerlendirmede iki ay öncesinde kredi talebinin çok yüksek olduğunu kaydetti. Bankaların kredi oranlarını yukarı çekmesine karşın talepte artış olduğunu kaydetti. Rakamlara nominal bazda bakılmaması gerektiği konusunda uyarıda bulunan Keresteci, bu koşullarda kredilerin baskı altında tutulması için bir durum olmadığını söyledi.

Alınan önlemler çevresinde yatırıma dönecek kredilere sıcak bakıldığını tüketici kredileri tarafında daha ihtiyatlı olunduğunu kaydeden Keresteci, Temmuz itibariyle dışarıdan gelen risklerin arttığını bu nedenle de krediler tarafında yumuşama olduğunu söyledi.

Kredilerin bu seviyelerdeyken işlerin kötüleşmeli halinde hacmin zayıflayacağını kaydeden Fatih Keresteci öyle bir durumda da soğumayı önleyici tedbirlerin gelebileceğini belirtti.

Küresel piyasalarda ikinci dip riskinin yüzde 35'e çıktığının altını çizen HSBC ekonomisti, içeride en kötü senaryoda Merkez'in munzamlar tarafında değişime gidebileceğini söyledi.

BDDK'NIN KARARI ÇELİŞİYOR MU?
Geçtiğimiz gün gelen BDDK kararı Mehmet Şimşek'in açıklamaları ile ters düşümüş gibi görünüyor.

BDDK, iki temel noktada düzenlemeye gittiğini açılamış öncelikle kredi hacminin daraltılması konusunda uygulanan karşılıklara yönelik düzenleme getirilirken, diğer taraftan bankaların sermaye yeterliliği konusunda "kredi riskine esas tutarın" hesaplanmasında da değişik yaptığını belirtmişti.

Bu noktada Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in krediler tarafındaki sınırın yumuşayabileceği açıklamaları ile uyuşmadığı görüldü.

HSBC ekonomisti Fatih Keresteci konuyla ilgili olarak yaptığı değerlendirmede yüzeysel olarak bakıldığında çelişki gibi görünse de BDDK'nın amacının sektördeki risklerin azaltılması yönünde olduğunu kaydetti.

  • Etiketler:

Yorum Yaz