"İstanbul'un Mirası ve Deprem Riskinin Yönetimi" toplantısı yapıldı
İBB Miras, İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) ve İstanbul Planlama Ajansı (İPA) işbirliğiyle "İstanbul'un Mirası ve Deprem Riskinin Yönetimi" başlıklı çalışma toplantısı gerçekleştirildi.
Bakırköy'deki İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Florya Kampüsü'nde düzenlenen toplantıda, İstanbul'da meydana gelebilecek depremde, kültür varlıklarında oluşabilecek risklerin önlenmesi ve yönetimi konusunda bilimsel bulgular ve deneyimler ele alındı.
Toplantıda konuşan İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Fusun Sümer, 10 binlerce inşaat mühendisinin göreve hazır durumda olduğunu söyleyerek, "İnşaat mühendisleri, kentimizi, binalarımızı, tarihi eserlerimizi korumak, onları geleceğe taşımak için taşın altına elini sokmaktan, bilgi birikimini kamuoyunun yararına sunmaktan imtina etmeyecektir." dedi.
Bugün inşaat mühendislerini başka bir sorumluluğun beklediğini anlatan Sümer, "Tarihi eserleri geleceğe taşımak gerekiyor. Bir başka ifadeyle tarihi eserlerin deprem güvenliğini sağlamak gerekiyor." ifadelerini kullandı.
İstanbul'u depreme hazırlamanın bir yönünün de tarihi eserlerin korunması olduğunu dile getiren Sümer, 6 Şubat depremlerinde Hatay'daki tarihi eserler, camiler, kiliseler ve köprülerin gördüğü zarara bakılarak bu zorunluluğun anlayabileceğini belirtti.
"İstanbul döngüsel olarak ağır depremlere uğramış"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları Dairesi Başkanı Oktay Özel, İstanbul'un bir deprem kenti olduğuna işaret etti.
Geçmişte kentte yaşanan depremlerden bahseden Özel, "İstanbul, döngüsel olarak ağır depremlere uğramış, ağır depremlerle yıkılmış, yeniden yapılmış. Bu deneyimi yaşamış bir kent ama ne yazık ki bu deneyimler bugünün farkındalığına ulaşmış değil. 1509 Küçük Kıyamet... 1766 İstanbul Depremi... İstanbul'un neredeyse yerle bir olduğu deprem... 1894 Marmara Depremi ve hemen yakın zamanda olmuş Gölcük ve Düzce depremleri... Marmara'yı etkileyen depremler..." diye konuştu.
İstanbul'un, tarihsel döngüsü ve bilimin gereği bir deprem beklediğini anlatan Özel, önlem alınmazsa bu deprem sonucunda geçmişte yaşananların tekrar tekrar yaşanacağını kaydetti.
Kandilli Rasathanesi tarafından İstanbul'da 7,5 şiddetinde senaryo depremi belirlendiğine değinen Özel, böyle bir depremde tarihsel dokuda nasıl bir hasar oluşacağını incelediklerini aktardı.
Özel, tarihi yarımadanın tamamının risk altında olduğuna dikkati çekerek, "Bunu açık şekilde söylemek gerekir. Bu şu demek oluyor. Dünya miras alanı, İstanbul senaryo depremi açısından ciddi risk altında. Kentteki 35 bin 265 tarihi yapının yüzde 51'i, 17 bin 976 yapı, deprem ivme değeri açısından yıkıcı bir depremle karşı karşıya kalacak." değerlendirmesinde bulundu.
1766 depremlerinin etkileri
İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Mazlum da 1766 yılında İstanbul'da yaşanan depremleri anlattı.
Kentte 1766 yılında ilk depremin Kurban Bayramı'nın üçüncü günü olan 22 Mayıs Perşembe günü, gün doğumundan yaklaşık yarım saat sonra meydana geldiğini ifade eden Mazlum, şunları kaydetti:
"Çok şiddetli, çok yıkıcı bir deprem olduğu anlaşılıyor. Belgelerde, bu deprem, 'Zelzele-i Azime', 'Zelzele-i Şedide' gibi deyişlerle anılıyor. Marmara Denizi'nin doğusu, depremin merkezi... Yalnız İstanbul'da değil, komşu beldelerde de İzmit'ten Tekirdağ'a, Trakya'nın kuzeyine, Marmara Denizi'nin güneyine uzanıyor. Çok sayıda yapıda çeşitli derecelerde hasar meydana getirdiği biliniyor."
Bu depremden 2,5 ay sonra 5 Ağustos Salı günü öğle saatlerinde merkezi Marmara Denizi'nin batısı olan ikinci depremin yaşandığını belirten Mazlum, 22 Mayıs depreminde oluşan hasarların ikinci depremde daha da arttığını dile getirdi.
Mazlum, 22 Mayıs depremiyle ilgili 6 gün sonra İtalyanca bir rapor oluşturulduğunu, raporda hasarlı yapılardan söz edildiğini aktardı.
Raporda "Ayasofya Camisi, Valide Han ve Büyük Han dışında depremden etkilenmemiş hiçbir taş yapı kalmadı." denildiği bilgisini paylaşan Mazlum, ölü sayısının 800-900 kişiye ulaştığının tahmin edildiğini anlattı.
Raporda, depremde Fatih Camisi'nin kubbesinin çöktüğünün yazdığını dile getiren Mazlum, şöyle devam etti:
"Edirnekapı yakınındaki bir cami, bu Mihrimah Sultan Camisi olmalı, bunun yanı sıra Atik Ali Paşa, Çorlulu Ali Paşa camileri hasar görmüştür. Pek çok kule yine yıkılmıştır. Vezir Hanı'nın ve Şekerci Hanı'nın da bulunduğu çarşı ve bedestenler yıkılmıştır. Yedikule'nin bir kulesinin ve şehir surlarının büyük bir kısmının, eski sarayın, Topkapı Sarayı'nın yıkıldığı, hasarlı yapılar arasında olduğu belirtilmektedir."
Mazlum, sarsıntılar sürerken Galata'ya doğru büyük dalgalar yükseldiğinin ve bu dalgaların daha sonra şehir üzerine hızla düşerek kıyılarda su baskınlarına neden olduğunun raporda belirtildiğini söyledi.
- Etiketler:
Yorum Yaz