maritbet girişmaritbet
Ünlü isimler evlerini nasıl dekore ediyor?

Ünlü isimler evlerini nasıl dekore ediyor?

Ünlü isimler zamanının az bir kısmını geçirdikleri evlerini özenle dekore ediyor

Çekim, konser, seyahat gibi nedenlerle zamanlarının çok az bir bölümünü evlerinde geçiren ünlüler, ev dekorasyonuna verdikleri önemle biliniyor. Kimi renkli parçaları kimi klasik eşyaları kullanarak evlerinin tarzını belirliyor.

'Kadın İsterse' dizisindeki Demet rolüyle yıldızı parlayan ve Fırtına dizisinde Zeynep karakteriyle ilk başrolünü oynayan Burçin Terzioğlu, kendi gibi oyuncu olan eşi Murat Yıldırım ile altı yıl önce, birlikte rol aldığı Fırtına setinde tanışıp evlendi.
ev

Daha önce Küçük Bebek'te yaşayan çift buraya iki yıl önce taşınmış. “Bebek trafiğinde sıkılıp uzunca bir süre ev aradık. Bu evden bir arkadaşımız sayesinde haberdar olduk. Görür görmez Murat da, ben de çok etkilenip hemen tutmaya karar verdik. İnsana huzur veren sokağını ikimiz de çok sevmiştik. Arabayı artık çok az kullanıyoruz çünkü her şey elimizin altında. Beş dakikada Bebek'te olabiliyorum,” diye mutlulukla anlatmaya başlıyor evinin mutfağında kahveleri hazırlarken Terzioğlu.
burçin

250 m2'lik evin alt katında salon, mutfak, çalışma odası, misafir tuvaleti ve banyosu yer alıyor. Üst kat içindeki banyo ve geniş giyinme odası ile tamamen yatak odası olarak tasarlanmış.

Önünde havuzlu bahçeyi gören küçük bir balkonu var. Salonu yatak odasına bağlayan siyah demir merdivenler mekana güzel bir grafik görüntü katmış.

Deniz Berdan, mimar Behruz Çinici'nin tasarladığı 21 yıllık Platin Konutları'ndaki çatı dubleksinin özenle dekore etmiş. 

Berdan Ailesi'nin üç yıl önce taşındığı ev Ulus keyif, rahatlık ve işlevsellik üzerine kurulu.

400 m2'Lik beş odalı dairenin geniş yüksek tavanlı bir salonu var.
Alt katta yatak odaları, üst katta salon, mutfak ve bir de misafir tuvaleti yer alıyor.

Berdan'ın kızı Begüm Londra'da eğitim gördüğü için evde son dönemde yardımcılarıyla birlikte dört kişiler. Onlara bir de Fox Terrier cinsi köpekleri Foxy eşlik ediyor.

Mutfağın zemini mermer döşeli . Yeşil renkteki mutfak dolapları ile uyumlu. Tavanda sarkıt aydınlatmalar asılı...

Geçtiğimiz yıl sürpriz bir kararla 10 yıllık eşi Harun Tan'dan ayrılan Ebru Şallı, çocuklarıyla birlikte yaşadığı evinin kapılarını açtı.

Televizyon dünyasında yaptığı uzun soluklu kadın programlarında adından başarıyla söz ettiren eski Türkiye güzellerinden sunucu Ebru Şallı, yeni kurduğu hayatında yaşamak için Ulus'tan bir ev seçmiş kendine.

“Yeni yapılan Savoy Sitesi'ni çok duymuştum. Bundan yedi ay önce, taşınma işi gündeme gelince ilk buraya bakmak istedim. Evin bahçe dubleksi olması, ayrıca her iki katının bahçeye açılması tercihimde önemli rol oynadı,” diyor. Zaten taşınır taşınmaz ilk işi hayalini kurduğu pilates odasını hayata geçirmek olmuş. 250 m2'lik bahçe dubleksli evin alt katında içinde banyo ve giyinme odası olan yatak odasına, pilates odası ve banyo eşlik ediyor. Üst katta ise önü yemyeşil bahçeye açılan salon, mutfak, iki misafir odası, banyo ve bir misafir tuvaleti yer alıyor. Şallı, Ulus'u semtin merkezi konumda bulunmasından dolayı tercih etmiş.

Evin dekorasyonunu çok kısa sürede kendi yapmış. Genelde hakim beyaz duvarlara Ligne Roset ve Mudo Concept'ten aldığı beyaz parlak lake mobilyalar ve renkli aksesuarlar eşlik etmiş. En sevdiği renk olan moru da oturma bölümü için seçtiği rahat kanepesinde görmek istemiş. “Bu Ligne Roset kanepe rahatlığı ile ödül almış bir tasarımmış. Dört ay kadar beklemem gerekti bunun için. İnsan içine oturunca kalkmak istemiyor,” diye anlatıyor.

Temalı masalar hazırlamak tam bana göre. Bunun için evde haddinden fazla masa örtüsü, peçete, çatal-bıçak seti, tabak-çanak bulunur” diye neşeyle anlatıyor. Kadın ve çocuk dergilerine yazdığı yazıları ile hem güzellik sırlarını hem de tecrübelerini paylaşıyor. “Dizi seyreden biri değilim. Film ve belgeseller daha ilgimi çeker. İki oğlum Beren (10) ve Pars (3) ile geçirdiğim vakitler de benim için kıymetlidir. Onlarla sinema veya tatil programı yapmaya bayılıyorum,” diye anlatıyor gözleri parlayarak. Kayak sporunu uzun yıllardır zevk alarak yaptığını ama oğlu Pars'ın doğumundan sonra bu spora karşı bir korku başladığını itiraf ediyor Şallı. Evde ve hayatta insanın sevdikleriyle sağlıklı ve kaliteli vakit geçirmenin ve güzellikleri paylaşmanın ve çoğaltmanın önemine yürekten inanan biri o…

Apartman yaşantısını gerçek ve samimi bulduğunu belirten Sali, açık krem ve pastel tonlarda sıcak bir mekan sunmuş kendine...

"Burası şehrin tam merkezinde, her yere kolay ulaşım imkanı sağlayan dinamik bir semttir. İş Bankalılar Sitesi de İstanbul'un en eski ama depreme de en dayanıklı yapılarındanmış..."

200 m2'lik dairenin girişinde küçük bir mutfak yer alıyor. Basamaklı L salonu yemek ve oturma alanı olarak ikiye ayırmış Sali.

Üç yatak odası, iki banyo ve misafir tuvaleti evin diğer kanadında konumlanmış. Odalardan birini kendine giyinme odası olarak tasarlamış. Dairenin dört duvar kalacak şekilde yıkıldığını, baştan yenilendiğini söylüyor. Mimar ve dekoratör girmemiş içine.

Oyuncu Esra Dermancıoğlu, kızı Refia ve boxer cinsi köpeği Şiva ile yüksek tavanlı bir Galata evinde yaşıyor. 

Vizyondaki “Kadın İşi Banka Soygunu” filminin başrolünde... Ayrıca “90'lar” dizisinde Papatya Şükran olarak karşımıza çıkıyor. Ama kitlelerin hafızalarına hiç kuşkusuz “Fatmagül'ün Suçu Ne?” dizisindeki muhteşem (!) yenge karakteri Mukaddes'le kazındı.

“İlk rol aldığım film uzun metrajlı absürt bir komedi olan Moral Bozukluğu ve 31” diye hatırlatma yapıyor hemen Esra Dermancıoğlu yatak odasında çekim için makyajı yapılırken. 

İkinci Kat Karaköy'de “Şapkalı O***** Çocuğu”nda oynuyor ve D22 Tiyatrosu'nda yakında yeni bir oyuna daha başlayacağının haberini veriyor. Anlayacağınız gündemi oldukça yoğun. “Evde olma fikrine bayılırım, koşarak gelirim evime. İşim gücüm yoksa hiç çıkmayabilirim günlerce” diye anlatmaya başlıyor tüm içtenliğiyle.

Galata'da aslına uygun yeniden inşa edilen bu apartman dairesine 3,5 yıl önce taşınmış. Daha önce Gümüşsuyu'nda oturuyormuş: “Kendimi yüksek tavanlı mekanlarda çok iyi hissediyorum. Bundan önceki evim de böyle ferahtı. Burayı dostum Derya Alabora sayesinde buldum. Evi ilk o gördü. ‘Tam sana göre bir yer var' diye bana haber verdi. Dairenin yüksek tavanı, büyük pencereleri etkiledi beni...” Öğrencilik yılları Beyoğlu'nda, Fransız Lisesi Pierre Loti'de geçtiğinden Galata'nın hayatında ayrı bir önemi olduğunu söylüyor. 

Sonrasında İngilizce için Boston'un yolunu tutmuş. Onun üzerine İsviçre-Luga-no'da sanat tarihi okumuş. Oyunculuk ise hayatına daha sonra girmiş. “Çiğdem Simavi'nin KÜSAV'ında ve antikacılar arasında rahmetli Monik Benardete ile gezinirken oyunculuk dünyasına adım attım” diye neşeyle anlatıyor. Şahika Tekand'ın Stüdyo Oyuncuları eğitiminin ardından Laçin Ceylan ve Derya Alabora'dan da drama konusunda dersler almış.

150 m2'lik dairesine ve dekorasyonuna gelince... Üç oda, bir banyo, iki misafir tuvaleti ve salona açılan ferah bir mutfaktan oluşuyor burası. Eskiye olan bağlılığı, sanat birikimi ve renkli kişiliği evinin şekillenmesinde ciddi rol oynamış. Evi tamamen kendi dekore edip tadilatsız girmiş içine: “Çoğu eşyam ya aile evimden benimle buraya gelmiştir ya da alışveriş yapmayı çok sevdiğim arkadaşlarım Emel Güntaş'ın veya Erkal Aksoy'un mağazasındandır.” Tablo ve kitaplar onun için çok değerli. Mutfaktaki Cengiz Özer'in tablosunu büyük bir aşk duyarak satın aldığını söylüyor, “Gördüğümde aşık olmuştum, katalogdaki adının ‘Aşk' olmasına hiç şaşmadım doğrusu” diyor gözleri parlayarak.

Fatih Urunç, Sara Baruh ve Joana Kohen diğer göze çarpan ressamlar salon duvarında... İsmet Doğan'ın bronz heykeli de çalışma masasında yerini almış. Anneannesinin evinden getirdiği ahşap eski ecza dolabının içinde sanat tarihi, felsefe, sinema ve antika üzerine kitaplar sıralanmış. Yatak odasına koyduğu eskiden ders çalıştığı ahşap masa, makyaj masası, üzerindeki kitaplık da kıyafet dolabı olarak hizmet veriyor ayrıca. “Geçmişimden güzel hatıraları olan parçalar bunlar” diyor.

Evin genelinde kırık beyaz duvar, kumaşlarda pastel ve toprak tonlar hakim. “Araya çarpıcı bir renk katmak hoşuma gider ama” diyerek, salonda serili kırmızı Sivas kilimi işaret ediyor. Cam sehpanın üzerinde yine kitaplar var.

Rahat ve geniş oturma gruplarında keten dokulu kumaşlar tercih etmiş Dermancıoğlu. Yastık mağazasından aldığı ikat desenli yastıklar da salona hareket katmış. Sabah uyanır uyanmaz ilk işi müzik setini açıp geniş kanepesine yayılmak oluyor, kahve eşliğinde beyaz peynirli çavdar ekmekli bir tostla güne başlıyormuş: 

“Çok az uyuyup güne çok erken başlarım. Müzik seti sabah hemen açılır, ruh halime göre ya klasik ya caz dinlerim tüm gün.” Misafir ağırlamayı seviyor. “En sevdiğim yemek olan makarna yaparım onlara... Buraya gelen mutlaka makarnamı tadar” diyor, sonra yardımcısına tencereye su koyması için nazikçe sesleniyor.

Salonda televizyon gözükmüyor. “O işin yeri yatak odamdır. Orada film üstüne film izlerim. Yerli veya yabancı dizi ise hiç söylemesi ayıptır” diyor gülerek. Kuzey ülkelerinden filmler ona göre. En son seyrettiği Norveçli yönetmen Eva Sorhaug'un “90 Minutter” filminin senaryo, çekim ve dekor olarak onu nasıl çarptığını heyecanla anlatıyor. “Bir de ‘The Hunt' var tabii” diye de ekliyor. 

Marlon Brando veya Al Pacino gibi onda yer etmiş oyuncuların biyografilerini okuyor daha çok. Hayatına renk ve zenginlik katan Avrupa ülkelerine seyahat etmeyi seviyor bir de. “Zürih ve Paris, tek geçerim” diyor. Kültüre, sanata ve eskiye bağlılığı olan şehirler onu cezbediyor çünkü. Yaşamak için seçtiği semt, yaşam süzgecinden geçirip buraya titizlikle yerleştirdiği her bir mobilya, aksesuvar da bunun en güzel kanıtı zaten.

Gülben Ergen'in oğulları Atlas, Ares ve Güney'le beraber yaşadığı İstinye Park Residence'daki penthouse, konforlu ve renkli detaylara sahip. Ergen, çocuklarının öncelikleri doğrultusunda oluşturduğu bu sıcak yuvanın kapılarını açtı.

Gülben Ergen, işi ve üç sevimli oğluyla beraber geçirdiği özel zamanlarını dengelemiş başarılı bir sanatçı ve anne. “Ama önce anne kimliğim gelir. Her işimi ilk oğullarımı düşünerek organize ediyorum” diye söze başlıyor evinin renkli mutfağında. Üzerinde evde giymeyi çok sevdiğini söylediği rahat bir eşofman var. Şeyda Coşkun'un diyet programı ile üç ayda vermiş olduğu kilolar ise gözden kaçacak gibi değil. 

O gün Atlas evde, ikizler Ares ve Güney okuldalar. “Birazdan gelirler. İşte o zaman görün siz bu evin halini” diyor gözleri parlayarak. Show TV'de gündüz kuşağında her gün yaklaşık iki saat canlı yayında. “Yeni konular, yeni konuklar, içerik hazırlıkları ve editörlerle toplantılar zaten sevdiğim işlerdi, şimdi ciddi vaktimi alan konular oldu bunlar” diye anlatıyor.

Sibel Can, çok sevdiği Cote d'Azur'da geçtiğimiz yıllarda bir ev satın aldı. Dekorasyonunda modern ve klasik unsurların harmanlandığı, Can'ın çok sevdiği lavanta renklerinin hakim olduğu, lacivert Akdeniz sularına kucak açan bir ev bu... 

Klasik Fransız mimarisinin 1950'lerde yapılmış güzel bir örneği olan bu apartman dairesini, ikinci kez birlikte çalıştığı iç mimar Necibe ve Birol Darcan çiftiyle yapmaya karar vermiş Sibel Can... Deniz manzaralı evinin terasında kahvesini ağır ağır yudumlarken, her zamanki gibi ışıl ışıl gözüküyor.

“Kısa tatillerimizde bu bölgede yaşayan arkadaşlarımızla geçirdiğimiz keyifli zamanlar, buralara karşı olan beğenimizi sevgiye dönüştürdü. Sevdiğimiz insanlar, aynı zamanda yaşadığımız ya da yaşamak istediğimiz yerleri de sevip sevmememizde önemli rol oynuyor.Dolayısıyla ev yaşantısını sevmem, arkadaşlarımla bağlarımın güçlü olması ile birleşince ‘Neden olmasın?' dedim, onlarla aynı zamanda komşu olmayı da seçtim.”

Kendini gittiği yerde evinde gibi hissetmek istermiş hep. Lüks bir otelde kalsa bile evinin sıcaklığını ve alışkanlıklarını arayan biriymiş... Cote d'Azur'un birçok tatil, kültür ve sanat merkezini barındırması onu cezbetmiş tabii: “St Tropez, La Citadelle limanı ve müzeleriyle harika. Eze ve Saint Paul de Vence, mükemmel doğası ve mimarisiyle çocuklarımla eğlenceli vakitler geçirdiğim yerlerden. Monaco hak verirsiniz ki en şık restoran ve dükkanları ile herkesin dikkatini çekebilecek özelliklerde... Monte Carlo Sporting Club, Hotel Vista ve Hotel de Paris Engincan ve Melisa'nın en sevdiği yerlerden. Emir ise her yıl heyecanla Monaco Grand Prix'sini bekliyor...”

Dört oda, bir salon, açık mutfak ve iki banyodan oluşan 200 metrekarelik, 3 metre yüksekliğinde tavanları bulunan klasik apartman dairesinin ön ve arka cephesi ferah teraslara açılıyor.

Ivana Sert, Levent'te yaşadığı rezidansının kapılarını açtı. Kıyafet seçimlerinde öne çıkan renkli ve sıra dışı ayrıntı merakını evinin dekorasyonuna da yansıtan Sert, İstanbul'u keyifle seyrettiği konforlu bir yaşam alanı sağlamış.

Ivana Sert, yaşamak için Levent'in merkezinde konumlanan bir rezidansın en üst katını seçmiş. 360 derece İstanbul manzarasına hakim bu daireye sekiz yıl önce oğlu Ateş'le taşınmış. “Burası benim şu anki yaşam tempoma çok uygun bir konumda. Şehir merkezinde olmayı seviyorum. Evimin altında alışveriş merkezi, çiçekçim ve kuaförüm var. İleride, orman içinde havuzlu ve bahçeli bir evde yaşamak gibi bir hayalim de var tabii” diye anlatmaya başlıyor salonundaki geniş ve rahat görünen kanepesinde otururken...

350 m2'lik panoramik İstanbul manzaralı daire, geniş ve ferah bir mutfağa açılan bir salon, dört yatak odası ve üç banyodan oluşuyor. 

Giyim kuşam merakından dolayı evin birçok noktasına dolaplar yaptırmış ilk iş olarak... Yatak odasının içine ise ayrı bir giyinme odası ekletmiş. “Modanın içinde olduğuma bakıp, öyle marka merakım var diye düşünmeyin. 

Ben her yerden alışveriş yaparım, özellikle de semt pazarlarını ve yurtdışında ikinci el satan dükkanları dolaşmaya bayılırım” diyor üzerindeki fuşya rengi eşofman altını göstererek: “Bunu Yeşilköy'de kurulan pazardan almıştım mesela...”

Ona göre doğru giyinmenin sırrı, vücudu iyi tanımakta yatıyor. “Başkalarını taklit etmek yanlış. Kendinize iyi bakmanız çok önemli. Doğru beslenmek ve spor yapmak şart. Bunlar insanın enerjisini yükselten ve size ışıltı ve özgüven katan özellikler zaten. İçiniz ve düşünceleriniz iyi olmadıktan sonra ne giyseniz yakışmaz. 

Kendini seven zaten güzeldir” diye de ekliyor. O, hayata daima pozitif bakanların tarafında olmuş hep: “Maneviyata çok önem veririm. İnancım kuvvetlidir. Başımıza ne olumsuzluk gelirse gelsin içindeki dersleri görüp hayatı ona göre yaşamalıyız kesinlikle...”

Evinin dekorasyonuna gelince... Yıllar öncesinden başlayan bir dekorasyon merakı olduğunu söylüyor Ivana Sert. Sırbistan'da birkaç ev dekore etmişliği bile var. Oğlu Ateş'in doğumu için Amerika'da olduğu yıllarda, Santa Monica'da yaşadığı evi de kendi dekore etmiş. 

Bu işlerle uğraşmak ona çok keyif veriyormuş: “Bu daireyi tamamen kendim dekore ettim. Eve geldiğimde içi sıfırdı. Malzeme seçimlerine ben karar verdim.

Antre, koridor ve mutfakta özellikle beyaz mermer tercih ettim. Yüksek tavanlı bir ev olduğu için, beyaz duvarları koyu ahşap parke ile dengelemek istedim.” 

Evi ilk gördüğünde onu etkileyen ayrıntı da bu yüksek tavanlar olmuş. “İçine girildiği anda, insana ferahlık duygusu veriyor burası. Büyük ebatlı mobilya tercihime de uygun oldu tavanlar” diyor.

Evdeki mobilyaların çoğu, İtalya'dan alınmış. Bazıları ise buraya özel yaptırılmış. Salonun bir köşesinde duran aynalı, ahşap dikdörtgen kutucuklardan oluşan barı ise kendi çizmiş ve marangozuna yaptırmış: “İçinde spot aydınlatmalar var. Akşam salona hoş bir görüntü yayılıyor buradan...”

Evde kadife kumaşlar ve koyu pastel renklerin hakimiyeti söz konusu. Sadece koyu ahşap yemek masasının üzerinde turuncu büyük simetrik cam aydınlatmalar dikkat çekiyor. 

“Bugün Ne Giysem?”de bir yarışmacının ona hediye ettiği yağlıboya portresini de salon duvarına asmış. Evdeki çoğu mobilyayı yurtdışında gezdiği fuarlarda beğenip almış. 

Bunlardan en dikkat çeken ise yatak odasında makyaj masasının karşısına koyduğu gül formlarıyla kaplı koltuk. “İtalya'da bir fuarın girişinde, tavanda öylece asılı duruyordu.

Gördüğüm an ‘Bu benim olmalı' demiştim” diyor. Fuarların insanın vizyonunu çok geliştirdiğini ve bu meraklısı için harika bir fırsat olduğunu da özellikle vurguluyor: “Mükemmel tasarımlarla karşılaşıyorsunuz. Örneğin antrede duran travers bankı bir fuarda görüp esinlenmiş ve kadife kumaşla kaplatarak yeni bir yüz kazandırmış.
Evini dekore ederken sıcaklığı ve rahatlığı öne çıkarmaya çalıştığını anlatıyor. Bu yüzden zeminde koyu ahşap, döşemelerde kadife kumaş tercih etmiş.

“Biraz oryantal bir tarzı da oldu evin” diye belirtiyor.

Yorum Yaz

Benzer Haberler

Koçtaş'tan ev dekorasyonunun püf noktaları!
  • 29.01.2022 15:01

Koçtaş'tan ev dekorasyonunun püf noktaları!

Koçtaş, dekorasyon tarzını evlerine yansıtarak kendilerini daha iyi hissetmek is ...

Ülkelerin kendine özgü evleri!
  • 10.11.2016 17:03

Ülkelerin kendine özgü evleri!

Ülkelere göre evler sandığınızdan çok daha büyük farklılıklar gösteriyor. İşte E ...

Bu yaz yaşam alanlarını doğallık ele geçirecek
  • 17.05.2021 17:41

Bu yaz yaşam alanlarını doğallık ele geçirecek

EDDA Architecture Kurucusu İç Mimar Eda Tahmaz, yılın trendlerine uygun olarak y ...

Ev dekorasyonunda yeni trend biyofilik tasarımlar!
  • 11.11.2020 11:24

Ev dekorasyonunda yeni trend biyofilik tasarımlar!

Doğaya yakın olmanın önemini kavradığımız bu dönemde, ev dekorasyonunda da biyof ...

İşte 2019'da karşımıza çıkacak dekorasyon trendleri!
  • 09.01.2019 09:58

İşte 2019'da karşımıza çıkacak dekorasyon trendleri!

Bursa çıkışlı f2ms Grup Mimarlarından Figen Erdağ Demircan 2019 dekorasyon trend ...

Dekorasyon yapılırken dikkat edilmesi gereken püf noktalar!
  • 06.12.2018 16:03

Dekorasyon yapılırken dikkat edilmesi gereken püf noktalar!

Tasarımcı ve İç Mimar Nihat Yıldız dekorasyon gerçekleştirirken yapılmaması gere ...