maritbet girişmaritbet
Tarlabaşı'nın köklü geçmişi hızla sona yürüyor!

Tarlabaşı'nın köklü geçmişi hızla sona yürüyor!

Gündüzleri kimileri için sanat galerisi, kimileri için araştırma alanı, kimileri içinse fuhuş yeri işlevini görüyor; geceleri silah sesleriyle yankılanıyor... Halen evlerinde oturan aileler 'kamulaştırma' sırasının kendilerine gelmesini bekliyor... Kentsel dönüşüm projesinin uygulandığı Tarlabaşı'nın kaotik sokaklarında dolaşıp, 'geçici' sakinlerinin nabzını tuttuk

 

Sokaklar bir anda boşaldı .burada, insanlar buharlaştı 'sanki. Nasıl bir anda kaybolduklarını ben bile anlayamadım" diyor fotoğrafçı Ali Öz. Gizemli bir yerden bahsettiğini düşünebilirsiniz. Pek yanılmazsınız da...
 
İstanbul'un merkezinde bulunmasına karşın ayak basılmayan, gözlerden epey uzak kalmış, dışlanmışların mekânı Tarlabaşı'ndan bahsediyor kendisi. 
Bir zamanlar burada yaşamış öz. Aradan geçen uzun zaman içinde yolunun tekrar Tarlabaşı'na düşmesinin nedeni, burayı konu ettiği fotoğraf projesi. 
 
Kentsel dönüşümün hayata geçeceğini, binaların yıkılacağını, insanların gideceğini duyduğunda soluğu Tarlabaşı'nda almış.
 
10 ay boyunca sürekli uğradığı, kendisinin Fellini filmlerine yakıştırdığı sokaklarda yüzlerce kare çekmiş. Bir zaman sonra unutulacak, kaybolacak bir zenginliği kayıt altına almak, şehrin ve kendi hafızasının önemli bir kısmını kaybetmemek için...
 
Fakat işte yine de; 'kaybolup giden' değerlerin usta fotoğrafçısı olmasına karşın, o bile Tarlabaşı'ndaki kayboluşun hızım çözememiş. 
 
KÖKLÜ GEÇMİŞ, HIZLI SON 
 
16. yüzyıla kadar uzanan tarihinde varlıklı ve orta kesimden ailelere ev sahipliği yapmış; büyük kısmını Rumların, Ermenilerin, genellikle konsolosluklarda çalışan Avrupalıların oluşturduğu, İstanbul'un 'Batıya dönük' mekânıymış Tarlabaşı. 
 
1923'teki 'Mübadele'ye ve 1955'teki 67 Eylül Olayları'na kadar..Bu iki dönüm noktasmın ardından Rumlar ve Ermeniler evlerinden çıkmak zorunda kalırken yerlerini farklı coğrafyalardan gelen göçmenler doldurmuş; Kürtler, Romanlar, Afrikalılar... 
 
Değişimin hızının son yıllarda artmasının nedeniniyse, 2005'ten beri medyada sık sık çıkan haberlerden biliyoruz; kentsel dönüşüm. 2006'da 'Tarlabaşı Yasası' olarak bilinen, 'Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun' kabul edildiğinde Tarlabaşı 'yenileme alanı' ilan edilmiş, açılan ihaleyi GAP adlı inşaat firması kazanmış, bu yılın başında da yıkım başlamıştı. 
 
SOKAKLARDA MASA 
 
Şimdilerde, bölgeye yeni yapılacak ofislerin metrekaresinin 6-7 bin dolardan satılmaya başlandığını aktaran haberler görüyoruz. Proje 2014'te tamamlandığında burada yaşayanlar bir kez daha değişmiş olacak. Gelecek ahalinin profilini ve semtin yenilenecek halini, yıkılan binaların caddeye bakan cephesine yerleştirilen büyük afişlerde görüyoruz; Vespa motorların süslediği, insanların ellerinde laptopla gezindiği, kahvelerini içip keyif çattığı masaların yerleştirildiği sokaklar... (Beyoğlu'nda sokaklara masa çıkarmak yasak ama herhalde 'bir bildikleri' olmalı.) 
 
HERKES 4 KOKUYU'ALIYOR 
 
Fakat 2014'e daha var. O zamana kadar Tarlabaşı'nda hayat radikal değişimlerin hakimiyetinde sürmeye devam edecek gibi görünüyor. 
 
Evlerden kapı önlerine taşmış molozların, eşya kalıntılarının ve çöplerin doldurduğu, ağır kokular sinmiş sokaklar; bu yıkılmış sokakların hemen yanı başında, 30-40 yıllık yaşamını geçirdiği semtinde, yıkım sırasının kendi evine gelmesini beklerken çoluk çocuklarıyla hayatını sürdürmeye çalışan aileler... 
 
Çarpık, çelişkili, sıra dışı durumlar ve mekânlar elbette yalnızca bizim gibi gazeteciler, belgeselciler, araştırmacılar için çekici değil. 'Koku' pek çok başka kişiyi de kendisine çekiyor. Bu yılın başlarında boşaltılmış, yıkık dökük evleri dolduran kâğıtçılar ve hurdacılar hallerinden belki de en fazla memnun olan grup. Savaştan çıkmış bir sokağı andıran Halepli Bekir Sokak'ta rastladığımız, 16 yaşındaki kâğıt toplayıcısı İbrahim işlerin iyi gittiğini, Ankara'daki ailesine bile para gönderebildiğini söylüyor. Beş arkadaşıyla birlikte, Beyoğlu'nda topladıkları kâğıtları buradaki içi yıkılmış bir eve pencerelerinden dolduruyor, sonrasındaysa kapıdan çıkararak başka merkezlere aktarıyorlarmış. Sabahları kahvaltılarını yaptıkları yer de, geceleri yattıkları yer de, depo biçiminde kullandıkları bu evdeki kâğıt yığınının üstü. Çıkmaz bir sokak olduğu için 'güvenli' bir ortam sağlıyormuş. "Bazen sokağın başından içeri doğru bakanlar oluyor ama buraya kadar gelmiyorlar" diyor İbrahim. Nedeni belli; ürkütücü manzara ve Tarlabaşı'nın epeydir var olan tekinsiz imajı... Bugüne kadar fotoğrafçılar, belgesel çekenler, bir de bir televizyon programı çekimi için, son yıllarda siyasetçiliğiyle öne çıkan oyuncu Berhan Şimşek buraya uğramış. ****
 
 
"HİŞT YAKIŞIKLI..." 
 
Boşaltılmış evlerin yeni misafirleri arasında göze çarpan gruplardan biri, buraları fuhuş için kullanan kadınlar. İçini çöplerin doldurduğu birkaç boş binanın önünde müşterilerini bekliyorlar. Yanlarından geçen erkeklere 'sinyal verme' konusunda fazlasıyla girişkenler fakat konuşurken 'asıl konu' yan yollara sapmaya başladığında sinirleniyorlar. İçlerinden biri, "Hişt yakışıklı, içeride güzel manzara var" dediğinde, 'manzara'nın bir şifre olduğunu düşündüm. Fakat ertesi günkü turda, binalar boşken fotoğrafçımız Uygar Taylan'la içeri girdiğimizde birbirinden renkli duvar resimlerini, grafitileri görünce 'manzara' konusundaki fikrim değişti. .Sokaklardaki her evin duvarlarını resimlerle süslemiş öğrenciler, buranın en dikkat çekici konuklan gibi görünüyor. Zaman zaman geliyor, eskici Musa Bey'in deyimiyle "Bir sürü parayı, boyayı duvarlarda boş yere harcayıp" gidiyorlarmış, önceki haftalarda Marmara ve Mimar Sinan üniversitelerinde okuyan öğrenciler, Eski Çeşme Sokak'taki dört katlı bir binada gündüz sergi açıp akşam saatlerinde parti düzenlemişler. Boşaltılan binalarla sınırlı bu grafiti etkinliği özellikle 3-4 sokağı fiilen açık hava galerisine dönüştürmüş durumda. Dikkat çekici bir durum, öğrencilerin Tarlabaşı Bulvarı'ndan Dolapdere'ye inen Sakızağacı Caddesi'ne yakın binaları seçmiş olmaları; anlaşılan daha uç noktalara gitmekten çekinmişler. 
 
'RANT ÇIKMAZI' 
 
Çoğunlukla politik çağrışımları bulunmayan grafitiler arasında, sokak ismi yazan levhalara benzetilerek boyanmış birinde şöyle bir ifade göze çarpıyor; 'Rant Çıkmazı'. Yakıştırılmış bu sokak ismi, sürekli boş duvar arayan grafitiler burayı yalnızca bedavadan sergi alanı olarak görmediğinin, yaşanan duruma tepki duyduklarının bir işareti. 
 
Henüz boşaltılmamış ve yıkılmamış binalarda, bu manzaraya karşı oturan insanlarla konuştuğunuzda rant meselesi kendini gösteriyor. Önceki satırlarda bahsi geçmişti; yeni binalarda kurulacak ofis katlarının metrekaresi 6-7 bin dolardan satışa çıkıyor. 
 
Vaktiyle Tarlabaşı Caddesi'ne bakan dükkânlardan, Adem Peruk'un 350 metrekarelik yerine biçilen fiyatsa yalnızca 180 bin TL. Rantın büyüklüğünü fark etmek için iyi matematik bilgisine gerek yok.
 
 'Yenileme' çalışmaları yapılırken belediyenin burada yaşayanlara sunduğu üç seçenek var; birincisi her eve biçilen değer (Adem Peruk örneğinden anlaşılabileceği gibi gerçek değerinin epey altında) nakit olarak veriliyor ve burada oturanların evleri kamulaştırılıyor. 
 
ikinci seçenek, burada oturanlara İstanbul'un uzak semtlerindeki TOKİ konutlarında daireler teklif ediliyor. Tapulu arsaları olanlara sunulan üçüncü seçenekse, buraya yapılacak yeni konutlardan, değerin beşte birine denk gelecek biçimde kullanım alanı vermek. Semt sakinleri, başlangıçta "Acaba iyi olabilir mi?" şeklinde düşündükleri üç seçenekte de zamanla karşılarına zorluklar çıkarıldığını söylüyor. Durumdan rahatsız olan mülk sahiplerinin kurduğu derneğin açtığı, projenin iptalini isteyen davalar halen Danıştay'da görülüyor. 
 
SORUNSUZ YENİ HAYAT
 
Mahalleliye göre projenin geleceği belirsiz, projeyi yürütenlere göreyse her şey güllük gülistanlık. Hatta öyle ki; projenin resmi sitesine girdiğinizde bütün Tarlabaşı halkıyla uzlaşıldığını okuyorsunuz. Gelecek insanlara 2014'te 'sorunsuz' bir yeni hayat vaat ediliyor.
 
O zamana kadarsa Tarlabaşı bazıları için bir laboratuar, bazıları için bedavadan sanat galerisi, bazıları için bulunmaz iş ya da fuhuş mekânı olmayı sürdürecek gibi. Fotoğrafçı Ali Öz'ün görüşü de bu yönde; "Bir sürü genç fotoğraf meraklısı, benden kendilerini buralarda gezdirmemi istiyor, kıramıyorum ben de" diyor.
 
 
GECE ÇATIR ÇATIR SİLAHLAR SIKILIYOR
 
Aslı Öktener Önceki günlerde, bu sayfalarda kimi zaman haberlerini de okuduğumuz gazeteci Aslı Öktener'le, bir belgesel film çekimi için boşalmış sokaklara yolumuz düştü. Devamındaki birkaç günde de, ayrı ayrı da olsa sokaklardan kendimizi alamadık. Aslı Öktener'in bir kısmını burada da aktardığımız yazısının tamamını haber sitesi T24'te okuyabilirsiniz... 
 
Geçtiğimiz günlerde Tarlabaşı'nın, 'Kentsel Dönüşüm' adı altında boşaltılan sokaklarında gezdim. Dönüşüm ne zaman gerçekleşir bilinmez ama bir zamanlar Rumların, Ermenilerin yaşadığı o tarihi binaların şimdilerde fuhuşa hizmet ettiğini tüm çıplaklığıyla gördüm. 
 
Yoksulluğa, suça, şiddete, umutsuzluğa, vazgeçilmişliğe hiç bu kadar yakın olmamış, devletin yokluğunu hiç bu kadar hissetmemiştim! 
 
30 yıldır bu bölgede yaşayan Kahraman Kaplı'nın anlattıkları aslında Tarlabaşı'nda yaşanan hayatı çok iyi özetliyordu:
 
"Aslında sinema emekçisiyim. Çocukluğumdan beri buradayım. 5 yaşında geldim Gaziantep'ten, şimdi 64 yaşındayım. Eşimin bileziklerini sattık, bir papazdan aldık bu evi aldık. Ama bunu da elimizden alıyorlar. Kamulaştırdık diyorlar, evimizi bizden 100 milyara alıyor sonra da 500 bin dolara satıyorlar. 4 çocuk var, torunlarım var. 
 
Bu paraya nereden ev alırız?
 
Dört bir yanımız fuhuşhane oldu. Dönmeler, fahişeler hep sokakta geziyor. Devamlı kovalıyoruz buradan. Para veriyorum çocuklara taşlatıyorum. Yerim olsa bir dakika durmam burada! Kimse Tarlabaşı'yla ilgilenmiyor. Ben ailemle gece saat 20.00'de sokağa çıkamıyorum. Bir ton insan orada affedersin şey bekliyor. Bu Türkiye için utanç verici bir şey! 
 
Arka sokağa girebilir misiniz acaba? Uyuşturucu, hırsızlık bir yanda... Kimse engelleyemez. Bu da bir mafya. Millet birbirinden korkuyor. Gece arka sokakta çatır çatır silahlar sıkılıyor. Ben kalkıp ispiyon yapsam torunum var kalkıp öldürürler. Kimse başa çıkamaz! Eskiden böyle miydi buralar? Buradaki hayat hiçbir yerde yoktu! Rumlar, Ermenilerle yaşadık, o insanlardan memnunduk kesinlikle. Ne zaman Doğu'dan buraya mafyalar, uyuşturucu geldi, burası bozuldu. Ermeniler, Rumlar kaçtı. Komşularımızın her biri bir yana dağıldı. Sokak bomboş. Burada bir Ermeni komşum vardı. Bir anası bir kızı. Ben 30 senedir onlarla beraberdim. Giderken hüngür hüngür ağladı, "Sizden ayrılıyorum" diye... İtalyan bir komşum vardı. Adaya gitti. Yaşlılardı, biz onlara yardım ederdik. Kapılarımız sabahlara kadar açıktı, kimse dönüp bakmazdı. Hürmet vardı, insanlık vardı, şimdi hiçbir şey kalmadı." 
 
 
Eyüp Tatlıpınar/Akşam

Yorum Yaz

Benzer Haberler

"Yarısı Bizden Kampanyası"nda ilk inşaat başladı
  • 26.03.2024 14:12

"Yarısı Bizden Kampanyası"nda ilk inşaat başladı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının başlattığı kampanya kapsamın ...

Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistem Hattı açıldı
  • 27.02.2024 12:20

Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistem Hattı açıldı

İstanbul'un en eski demir yolu hatlarından biri olan Sirkeci-Kazlıçeşme arasında ...

Bakan Özhaseki: " Gelin şu kentsel dönüşüme lütfen mani olmayın"
  • 22.02.2024 16:48

Bakan Özhaseki: " Gelin şu kentsel dönüşüme lütfen mani olmayın"

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, İstanbul’da 5.500 ...

Bakan Özhaseki: "İstanbul'da 1 milyona yakın konutu dönüştürmeyi düşünüyoruz"
  • 15.02.2024 16:32

Bakan Özhaseki: "İstanbul'da 1 milyona yakın konutu dönüştürmeyi düşünüyoruz"

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, İstanbul Ticaret ...

İstanbul, yabancı ziyaretçi rekorunu yeniledi!
  • 14.02.2024 10:19

İstanbul, yabancı ziyaretçi rekorunu yeniledi!

Kültür ve Turizm Bakanlığının internet adresinde yayımladığı verilere göre, İsta ...

Bakan Uraloğlu: "İstanbul'daki raylı sistem ağı uzunluğu 394,2 kilometreye yükselecek"
  • 31.01.2024 14:36

Bakan Uraloğlu: "İstanbul'daki raylı sistem ağı uzunluğu 394,2 kilometreye yükselecek"

Bakan Uraloğlu, İstanbul'daki raylı sistem ağı uzunluğunun 338,5 kilometreden 39 ...