maritbet girişmaritbet
Gecekondudan modern konutlara

Gecekondudan modern konutlara

Gecekondu ve kırsal kesimin kente adaptasyon sağlamaya çalıştığı günümüzde, site yönetimleri mutlu insanların yaşadığı mekanlar oluşturma çabasında

 

Türkiye, dinamik yapısıyla hızla kabuk değiştiriyor. Ülkemiz, durgunluk ve krizlerle mola veren istikrarsız büyüme sürecine rağmen, bugün dünyanın 16. büyük ekonomisi konumunda. Buna karşın gelir dağılımı, eğitim harcaması, kadınların eğitimi gibi göstergeler hala çok iç acıcı değil. Bu tablo kent yaşamına da yansıyor. Bir taraftan ultra modern konut siteleri inşa edilir ve milyon dolarlara alıcı bulurken, diğer yandan gecekondu bölgelerinin kentsel dönüşümü gündeme geliyor. Her iki alanın ortak paydası ise kentlerimizi hızla siteleşmeye kaydırması…
Site Yönetimi dosyamızda kentlerimizde yaşanan siteleşme olgusunu, özellikle gecekonducuların sitelere adaptasyonunu ve site hayatının şekillenmesinde önemli bir oyuncu olarak beliren site yönetimini sorgulamaya çalıştık.

LÜKS SITELER KENT MERKEZINE KAYIYOR

Siteleşme, ülke ekonomisinin kalbinin attığı İstanbul'da özellikle son 10 yılda yoğunlaşan “kapalı site” (gated city) kavramıyla gündeme oturdu. Orta ve üst gelir grubuna mensup kentlinin daha konforlu, yaşam kalitesi yüksek, doğanın içinde ve az katlı yapısıyla yoğun kent karmaşasının uzağında ama kentin içinde olma isteğine cevap veren bu siteler, ileri teknoloji içeren her türlü konfora sahip. Genellikle yüksek duvarlarla çevrili, güvenlik sistemleri olan, benzer sosyal ve ekonomik düzeye sahip insanların yaşadığı kapalı siteler, son yıllarda kent merkezine kaymaya başladı. Yüksek katlı, karma projelerin içindeki “rezidans” olarak ifade edilen konut alanları, ülke içinden ve yurtdışından yoğun talep görüyor.
Yapılan araştırmalar, İstanbul nüfusunun yüzde 10-15'inin bu tür kapalı sitelerde yaşadığını gösteriyor.

GECEKONDUDAN APARTMANLAŞMAYA

Diğer yandan, özellikle alt ve yoksul gelir grubuna yönelik kentsel dönüşüm projeleriyle de kentlerimizde yeni bir süreç yaşanıyor. Siteleşmeyi artıran bu süreç, TOKİ'nin “Sosyal Yardımlaşma Konut Projesi” kapsamında, İstanbul'un yanı sıra tüm Türkiye genelinde yaşanıyor. Ömründe hiç modern mutfak veya şofben görmemiş, tuvaleti dışarıda olan, toprak evlerde yaşamış pek çok insan apartman yaşantısıyla tanışıyor. Kimi yoksul kesim, sıcak suyu akan, düzenli mutfağı ve banyosu olan bu evlere, hiç peşinat ödemeden düşük taksitle sahip olmanın sevincini yaşıyor.

Peki, yıllarca doğanın içinde, tek katlı evlerinde özgürce yaşamaya alışkın bu insanlarımız, apartman hayatına adapte olabiliyor mu? Bu soruyu sosyologlara ve site yöneticilerine sorduk. Bazı sosyologlar kırsal alandaki özgün yaşamların iyileştirilerek korunması gerektiğini ileri sürerken, bir kısmı da bunun bir süreç olduğunu vurguluyor. Bu sürecin de site yöneticilerinin sabır ve empati göstererek, bünyelerinde psikolog, sosyal hizmet uzmanları bulundurarak, yerel yönetimlerle işbirliği kurarak ve site sakinlerinin de yönetimde söz sahibi kılarak aşılması gerektiğinin altını çiziyor. Adaptasyon sürecinde dikkat çekilen noktalardan biri de “sosyal sermaye” ile bütünleşmiş bir toplumsal yapının sağlanması gerektiği… Şimdi, bu taleplere cevap vermek üzere yola çıkan site yönetimi cephesine kısaca göz atalım.

SITE YÖNETİMİ SEKTÖRÜ HIZLA BÜYÜYOR

Önce orta ve üst kesime hitap eden sitelerin yaygınlaşmasıyla gündeme gelen site yönetimi sektörü, özellikle TOKİ'nin Türkiye geneline yayılan toplu konut yatırımlarıyla hızla büyüyor. Türkiye genelinde, apartman ya da site bazında 100 bini aşan site yönetim organizasyonu olduğu ileri sürülüyor. Sayısı 300 bine ulaşan güvenlik görevlilerinin çok önemli bir kısmı da sitelerde görev yapıyor.
Olası kentsel dönüşüm projelerini de göz önüne aldığımızda, bir hayli büyüyeceği aşikâr olan site yönetimi sektörü, özellikle yoksul ve gecekondu kesiminin kent hayatına adapte olmasında iddialı bir oyuncu olarak beliriyor. Hiç kuşku yok ki site yöneticileri, toplumsal yapının şekillenmesinde çok büyük sorumluluğa sahip. Aslolan elbette ki mutlu insanların yaşadığı mekânlar oluşturabilmek. Kentlerimizin hızla dönüştüğü dikkate alındığında, bu sürecin el birliğiyle gerçekleşeceği de ortada.

“TOKİ SAYESINDE GECEKONDULAR KENTLEŞIYOR”

TOKİ'nin “gecekondudaki vatandaşların site yönetimi kültürü edinmesi misyonu” sayesinde, gecekondulaşmadan şehirleşmeye kayış yaşandığını dile getiren Emlak Yönetim Hizmetleri Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar, “Biz de bu doğrultuda kâr değil, hizmet hedefiyle hareket ediyoruz” diyor.

TOKİ'nin iştiraki olarak 1,5 yıl önce kurulan Emlak Yönetim Hizmetleri, kısa zamanda 60 bin konuta hizmet vermeye başladı. TOKİ ve TOKİ'nin iki yan kuruluşu Emlak Konut ve Emlak Pazarlama şirketlerine hizmet veren Emlak Yönetim, Site Yönetimi Yizmetleri, Çevre Düzenleme Peyzaj, Muhasebe ve Aidat Takip, Halkla İlişkiler, Teknik Destek, Çevre Temizlik, Genel Güvenlik olmak üzere 7 ana grupta hizmet sunuyor.

Site yönetimini “Ortak yaşam alanının en ekonomik şekilde yürütülmesini sağlayan sistem” olarak tanımlayan Mustafa Bayraktar, ortak yaşamanın tasarrufu getirdiğinin altını çiziyor. Gecekondu kökenli vatandaşlarımızın kent hayatına adapte olmasında site yönetimine büyük rol düştüğünü söyleyen Mustafa Bayraktar, bu konuda şu değerlendirmelerde bulunuyor:
“Site yaşantısının bazı kuralları var. En basitinden, balkonunuzdan bir şey silkeleyemezsiniz. Ortak alandaki herhangi bir uygulamanın komşunuza nasıl yansıyacağını düşünmeniz gerekiyor. Komşuların birbirinin sınırına saygılı olması gerekiyor. Bu kültürü oturtmaya gayret ediyoruz. Artık TOKİ sayesinde gecekondulaşmadan şehirleşmeye geçiş yaşanıyor. Burada en büyük sorun, vatandaşların eski alışkanlıklarını üzerinden atamaması. Kapı ağızlarında, apartman hollerinde ayakkabı veya eşya bırakılması, yüksek sesle televizyon izlenmesi gibi durumlar yaşanıyor.”

 “KADIN VE ÇOCUKLARA YÖNELIK FAALIYETLER PLANLIYORUZ”

Emlak Yönetim'in 2011 yılı planları arasında kadınlara ve çocuklara yönelik kültürel faaliyetler de bulunuyor. Hem komşuluk ilişkisinin gelişmesi hem de insanların daha sosyal hale gelmesi bakımından bu tür faaliyetlere gerek olduğunu vurgulayan Bayraktar, Emlak Yönetim'in 2011 yılı hedeflerini de şu şekilde açıkladı: “2011 yılında site yönetimini çok daha sistematik hale getirmeye çalışıyoruz. Bunu da özel yazılımlarla, web tabanlı bilgisayar programlarıyla sağlamaya çalışıyoruz. Bu program üzerinden otokontrol sistemini sağlayacağız. Elemanlarımızın yapması gereken görevlerini ve şikâyetleri bu sistemler üzerinden takip edeceğiz. Bütün birimlerimizin bu sistem üzerindeki işleyişini sağlamış olacağız. Bu da bize hız ve ekonomiklik getirecek, doğru bilgiye hızlı ulaşmamızı sağlayacak. 1,5 yıl içinde 700 personele ve 60 bin konuta ulaştık. Kurum içi eğitime önem veriyoruz ve muhtelif aralıklarla yapıyoruz. En büyük sorunumuz yetişmiş eleman bulmak ama kurum içi eğitimle bunu sağlamaya çalışıyoruz.”

“SITE YÖNETİCİLİĞİ OKULU AÇILSIN”

Site yönetimi sektörü, özellikle TOKİ'nin Türkiye geneline yayılan toplu konut yatırımlarıyla hızla büyümesini sürdürüyor. Mevzuatta apartman yönetimi ya da site yönetimi adıyla değil, Toplu Yapı Yönetimi adıyla geçen sektörün en temel sorunu standardın olmaması. Site yönetimi sektörünün en büyük firmalarından olan Boğaziçi Yönetim'in Genel Müdürü İlhan Aydın Kartal, site yöneticisi vasfının netleşmediğinin altını çiziyor ve “Kimlerin bu sektörde yönetici olabileceği çok net değil. Toplu yapı yöneticisinin gerçek kişi mi, tüzel kişi mi olduğu belli değil. Sitelerin karar almada yetkisi hâlâ bir apartman yöneticisi algısıyla oluşuyor” tespitinde bulunuyor.

Boğaziçi Yönetim olarak tüm yöneticilerini kendilerinin yetiştirdiğini söyleyen Kartal, site yöneticiliği okulu, toplu yapı yönetim fakültesi kurulması talebinde bulunuyor. Kartal, aynı zamanda Toplu Yapı Yöneticiliği Kanunu'nun çıkması için üniversitelerle görüşme sürdürdüklerini de sözlerine ekliyor.

Her yıl onlarca site inşa ediliyor ve site yönetimi hizmeti ihtiyacı giderek artıyor. Peki, bu sitelerin yönetimi nasıl yürüyor? Site yöneticileri, yeniden yapılanan kentlerin sakinlerine nasıl cevap veriyor?

1997 yılından bu yana faaliyet gösteren ve 110 bin konuta hizmet veren Boğaziçi Yönetim'in Genel Müdürü Kartal, site yönetiminde en önemli konunun güvenlik olduğunu söylüyor. Şirketin hizmet verdiği 110 bin konutun yaklaşık 60 bini TOKİ'nin, 40 bini KİPTAŞ'ın, 10 bini de ağırlıklı olarak özel sektör konutlarından oluşuyor. Kartal, “Siteye adım attığınız andan itibaren oranın yeşili, ağacı, güvenliği, aydınlatması, çocuk oyun grupları, spor alanları gibi birçok kalem, ortak alanların yaşam kalitesine değer katan unsurlardır. Bu hizmetlere en iyi şekilde sahip çıkılması, sitenin farklılığını ortaya koyuyor. Site hayatını mahalleden ayıran en önemli özelliği, yaşam disiplini sağlanmasıdır” diyor. Kartal, bunların yanı sıra site yakınlarında sosyal donatı alanları, sportif alanlar, kültür merkezleri, okul, alışveriş merkezi, ibadethane gibi imkanların bulunmasıyla sitenin değer kazandığını sözlerine ekliyor. Kartal'ın deneyimlerine kulak verelim:

“DEĞİŞİM KOLAY BIR ŞEY DEĞİL”

 “Sitedeki ortak yaşam nasıl olacak, yeşili, oyun gruplarını nasıl koruyacağız, buranın güvenliğini birlikte nasıl sağlayacağız, asansöre, ortak sahanlığa, merdivene nasıl sahip çıkacağız? Tüm bu sorunları birlikte konuşarak, anlaşarak aşmaya çalışıyoruz. Halkalı Bezirgan Bahçe Konutları'nda, psikologlar, sosyologlar eşliğinde, site sakinlerinin evlerindeki yaşam kültürünü, hatta yemek kültürünü bile birlikte paylaşabilecek projeler uyguladık. 2007 yılındaki, Avrupa Birliği destekli bu projede, gecekondudan gelenlerin siteye adapte edilme sürecini birlikte yaşadık. Geçen dört yıl içinde çok büyük değişiklik yaşandı. Adaptasyon süreci kimi yerlerde bir yıl, iki yıl, ve hatta üç yıl sürebiliyor. Değişim kolay bir şey değil. Kimilerinin yüzyıllarca süren alışkanlığını değiştiriyorsunuz. O insanın yaşamında at arabası var, bunu yok etmeniz çok kolay bir iş mi?

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve TOKİ'nin iştiraki olan Boğaziçi Yönetim, Türkiye genelinde 34 ilde, bin 600 çalışanıyla yaklaşık 500 bin kişiye hizmet veriyor. 2010 yılından itibaren özel sektöre de açılan Şirket, orta ve üst gelire hitap eden sitelere de hizmet vermeyi hedefliyor.

“SITELER BÜTÜNLEŞMIŞ TOPLUMSAL YAPI OLUŞTURMALI”

Fiziki sermayeyi, insana dayalı sermayeyi, doğal sermayeyi ve finansal sermayeyi çokça kullanırız da, sosyal sermayeyi görmezden geliriz nedense. Oysa insanlar arasında dayanışmayı temel alan sosyal sermaye kavramı, sadece ülke refahı değil, toplumun sağlığı için de büyük önem taşır.


Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç A.Erdem Erbaş da bu olguya dikkat çekiyor ve site yönetimlerinin sosyal sermayeyi geliştiren faaliyetlerde bulunması gerektiğini vurguluyor. Sosyal sermayeyi, insanların ortak amaçları için, bireyler, gruplar ya da organizasyonlar halinde birlikte iş yapabilme yeteneği olarak tanımlayan Erbaş, site yönetimlerinin aynı zamanda yerel yönetimlerle çok yakından ilişki içinde olması gerektiğini de dile getiriyor.

Dürdane ABDAL / TOKİ HABER

  • Etiketler:

Yorum Yaz