Erdoğan Bayraktar masumu oynamaktan vazgeçti!

“Azmakbaşı” deyimini yanlış hatırlamıyorsak, ilk defa Marmaris'te duyduk.

 

Şiddetli bir yağmur, seller akıyor, bir çatının altına sığındık, yanımızda eski Marmarisliler var, biri Azmakbaşı'ndan söz ediyor, yağmur, sel ve Azmakbaşı, bir şeyler anlatmaya çalışıyor.

 

Kulak verdik:

 

“Azmakbaşı'nı kapadılar, üzerine ev yaptılar, yol geçtiler, böyle oldu.”

 

O zaman öğrendik, en az 25 yıl önce...

 

Dağdan inen sel suları, derelerle birleşiyor, derelerden akan sular Azmakbaşı'nda denize karışıyor.

 

Derenin çıkışını yol, inşaat yaparak kaparsan, ne olur?

 

Şehrin içini su basar.

 

“Dere yataklarına” mahalle kurulması.

 

İstanbul'da böyle bir sel felaketinden sonra kabahat “Ayamama Deresi”nde bulunmuş, hatırladığımız kadar Sayın Başbakan “Bu dereleri ıslah edeceğiz, dere yataklarına inşaat yaptırmayacağız” demişti.

 

 

Bir haberin doğrusunu iktidar yanlısı gazetelerden okumak en doğrusudur.

 

Ama önemli olan o gazetenin siyasi tutumuna bakmadan doğru haber vermesidir.

 

“Zaman” gazetesi böyle gazetelerdendir. Çok kere denedik, gazetenin siyasi tavrı başka olsa da, haberciliğin kurallarına uyuyor, bizden, sizden ayrımı yapmadan...

 

Samsun felaketinin yorumunu “Zaman”dan okuyun:

 

“Sel gelen her yerde sıkıntının merkezinde aynı sorun bulunuyor. Dere yataklarına kurulan yerleşim yerlerinden gün geliyor feryatlar yükseliyor. Neredeyse her yaz sel sularına kapılan Karadeniz'de de sıkıntı aynı. Hızla artan nüfus yanında şehirleşme için gerekli arazi talebi de sürekli büyüyor. Dağların denize paralel uzandığı gibi şehirler de denize paralel uzanıyor. Dolayısıyla yerleşim yerlerinin sırtını yasladığı dağlardan inen onlarca dere, şehir merkezlerinin altından geçerek denize ulaşıyor. Bu derelerin bir kısmı belediyeler tarafından ıslah edilmiş, bir kısmı kanallara alınmış hatta bazılarının üzerleri örtülerek yol olarak kullanılır hale gelmiş. Şehirlerdeki selin en büyük sebebi de bu dereler. Aşırı yağışlarla birlikte dağlardan kopup gelen ağaç ve kayalar, derelerin girişini kapatarak selin yer üstüne çıkmasına sebep oluyor. Yağmur sularını toplayan ve bölgeden uzaklaştıran yüzey drenaj ağlarının olmaması da sel ve heyelanlara davetiye çıkarıyor.”

 

Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, ilk günkü kadar “Biz masumuz”u oynamaktan vazgeçmiş gibi görünüyor:

 

“Yitirdiğimiz canların sorumluluğu bizimdir. Hiçbir sorumluluktan kaçınmıyoruz. Başta ben herkes cezasını çekmelidir. TOKİ konutlarında bir hasar yoktur, su baskını vardır.”

 

Sayın Bakan, biz derdimizi anlatamıyoruz galiba...

 

Sel, sizin yaptığınız binayı değil, bina diktiğiniz arsayı alıp götürdü. Keşke giden “Kuzey Yıldızı” sitesi olsaydı, on can gitti, yarısı çocuk.