maritbet girişmaritbet
Eğirdir Gölü su kaybı tehlikesiyle karşı karşıya!

Eğirdir Gölü su kaybı tehlikesiyle karşı karşıya!

Türkiye'nin ikinci en büyük tatlı su gölü Eğirdir'de aşırı kirlilik ve su kaybı yüzünden Kemer boğazının 1.8 kilometre olan genişliği 1.2 kilometreye

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Gölü'nün, kimyasal ve sanayi atıklar ile aşırı su alımı, gölü besleyen kaynakların engellenmesi gibi nedenlerden dolayı hızla kirlendiğini ve su kaybı yaşadığını söyledi.

Özellikle elma bahçeleri başta olmak üzere tarım arazilerinde kullanılan kimyasal atıkların göle ulaşıp, ciddi kirlilik yaşanmasına neden olduğunu belirten Dr. Kesici, bu sebeple de son günlerde gölde köpürmeler görülmeye başlandığını aktardı.

En son ağustos ayında gölün birçok noktasında ölçümler yapan Dr. Erol Kesici, 520 kilometrekare olan göl yüzeyinin, geçen yılki ölçümlerde ortalama 84 kilometrekare kayıpla 436 kilometrekareye, su seviyesinin de ortalama 16 metreden 6 metreye düştüğünü belirledi. Ağustos ayında yeni bir ölçüm daha yapan Dr. Kesici, göl yüzeyindeki kaybın 100 kilometrekareye yaklaştığını ifade etti.

Eylül ve ekim ayları için tarımsal sulama dönemi olması nedeniyle vahşi tarımsal sulamaya karşı uyarılarda bulunan Dr. Kesici, yoğun tarımsal sulama dönemi sonrasında kasım ayında yeni ölçümler gerçekleştirdi. Dr. Kesici, bu ölçümlerde ise göl yüzeyindeki kaybın 110 kilometrekareye yükseldiğini ve göl yüzeyinin 410 kilometrekareye kadar düştüğünü açıkladı. Dr. Kesici, göldeki ortalama su seviyesinin ise 4 metrenin altına indiğini dile getirdi.

Dr. Erol Kesici, bilhassa gölün kot açısından yüksek seviyede olan Senirkent, Yalvaç ve Gelendost kısımlarını içeren 'Hoyran' olarak adlandırılan kesiminde, gölün jeolojik kotundan kaynaklanan azalma seviyesinin yüzde 60'a ulaştığına dikkat çekti. Eğirdir Gölü'nün şekil olarak yer fıstığına benzediği ve iki boğumdan oluştuğunu söyleyen Dr. Kesici, göldeki kurumanın Hoyran olarak bilinen kuzey bölgelerinde özellikle gözle görülür biçimde kendini gösterdiğini açıkladı.

Su kaybı ve kurumanın en etkili gözlemlendiği yerlerden birinin de gölün en dar noktası olan Kemer Boğazı mevkii olduğunu söyleyen Dr. Kesici, “Eğirdir Gölü'nün Hoyran çanağı ve Eğirdir çanağı arasındaki, gölün en dar kısmı olan Kemer Boğazı önceki yıllarda 1.8 kilometre genişliğinde iken, gölün en fazla koyu kuruması (göl yüzeyinin daralması) ve su seviyesi azalan kısmında karşıdan karşıya yüzmeden araçsız geçmek mümkün oldu. Ancak bataklık nedeniyle tehlikeli, iki kıyı genişliği 1.2 kilometreye kadar geriledi dedi.

Gelendost- Yenice ile Senirkent- Akkeçili arasındaki Kemer Boğazı'nın kurumasıyla kamışlık, sazlık istilasına uğradığına da dikkat çeken Dr. Kesici, kuruma devam ederse gölün bu noktadan ikiye bölünme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı. Dr. Kesici, “1.2 kilometreye düşen alanda doğudan batıya teknelerin geçmesi adeta imkansızlaştı. Buralarda su seviyesinin yer yer 1 metrenin altına düşmesi ve alanın aşırı sazlıkla kaplanması nedeniyle balçık ve bataklık alanlar giderek arttı diye konuştu.

Önlem alınmadığı takdirde Eğirdir Gölü'nün Kemer Boğazı'ndan ikiye bölüneceğini ve iki ayrı göle dönüşeceğini vurgulayan Dr. Kesici, Doğal göllerin bu şekilde bataklık ve balçıklaşması, göllerin evriminde en son basamak olup, bitki artışıyla birlikte her iki kesimde önceki yıllara göre yüzlerce metre çekilen alanlar büyük bir yoğunluğu oluşturuyor. Gölün kuzey kısmının kuruması ve bataklıklaşması göldeki kirliliğin artmasına da neden olmaktadır ifadelerini kullandı.

Dr. Kesici, Bilhassa Hoyran kesimindeki balıkçılar, tekne motorlarının pervanelerine bitkilerin dolaşması sonucu, çalıştıramadıkları, bazı kesimlerde sırıkla hareket ettirebildikleri ve teknelerini daha ileriye bırakmak zorunda kaldıkları için isyan ediyor. Eskiden kıyıya ulaşma zamanı diye bir şey yokken, şu an yarım saate kadar bir sürede ve yükle birlikte bataklıkta yürüyorlar diye konuştu.

Göl dibinde biriken kimyasal ve sanayi atık sebebiyle biriken dip çamurlarının çıkarılması ve temizliğinin mutlaka bilim insanlarının yönetiminde, mekanik ve biyolojik yöntemlerle yapılması gerektiğini anlatan Dr. Kesici, “Son günlerde göl çevresi ve kıyılarında temel açma, hafriyat ve iş makineleriyle yapılan çalışmalar gölde kalan son canlı varlıkları bile yok edecek özelliğe sahip. Bu nedenle buradaki temizlik, İzmit, Haliç göllerindeki gibi yapılmalı dedi.

Yenişafak

Yorum Yaz

Benzer Haberler

"Eğirdir Gölü'ne lağım suyu karışmıyor"
  • 14.09.2021 11:13

"Eğirdir Gölü'ne lağım suyu karışmıyor"

Isparta Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Eğirdir Gölü'ne lağım suyu karışmadığı ...

Eğirdir Gölü su kaybı tehlikesiyle karşı karşıya!
  • 05.12.2020 10:33

Eğirdir Gölü su kaybı tehlikesiyle karşı karşıya!

Türkiye'nin ikinci en büyük tatlı su gölü Eğirdir'de aşırı kirlilik ve su kaybı ...

Yerli otomobilin fabrikası böyle olacak!
  • 20.07.2020 16:58

Yerli otomobilin fabrikası böyle olacak!

Türkiye'nin ilk yerli otomobilinin üretileceği tesisin Bursa'nın Gemlik ilçesind ...

Ayvalık Adaları Tabiat Parkı “Özel Çevre Koruma Bölgesi” olabilir
  • 21.06.2020 11:04

Ayvalık Adaları Tabiat Parkı “Özel Çevre Koruma Bölgesi” olabilir

Ayvalık Adaları Tabiat Parkı için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından incel ...

Sakin şehir Eğirdir turist sayısını artırmayı hedefliyor
  • 19.02.2017 12:04

Sakin şehir Eğirdir turist sayısını artırmayı hedefliyor

Isparta'nın 12 ilçesinden biri olan Eğirdir ilçesi, "sakin şehir" unvanıyla turi ...