maritbet girişmaritbet
IMF konut kredisinde yüzde KKDF vergisi istiyor!

IMF konut kredisinde yüzde KKDF vergisi istiyor!

Bir ay kadar önce Türkiye’yi ziyaret ederek ‘konutta balon arayan’ ancak eli boş dönen IMF, bu kez de KKDF konulmasını ve vergi avantajının kalkmasını istedi

 

Kaynak: SEFER YÜKSEL- MENEKŞE ATASELİM / GAZETE HABERTURK

'IMF sorun istiyor'

Bir ay kadar önce Türkiye'yi ziyaret ederek ‘konutta balon arayan' ancak eli boş dönen IMF, bu kez de KKDF konulmasını ve vergi avantajının kalkmasını istedi.

Sıcak paraya önlemve tüketici kredilerinde frene basılması için alınan önlemler, Uluslararası Para Fonu'nu (IMF) kesmedi! Yaklaşık bir ay kadar önce Türkiye'de incelemelerde bulunan ve gayrimenkul sektörünün temsilcileri ile buluşarak ‘piyasada balon olup olmadığını sorgulayan' IMF'nin 2. Program Sonrası'ndaki değerlendirmesinde ‘konuta yönelik uyarıları' dikkat çekti. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK), konutlarda kredi oranını yüzde 75, ticari gayrimenkul kredilerinde ise yüzde 50 oranında yasal zorunluluk getirmesini memnuniyetle karşılayan IMF, kredilerdeki hızlı büyümeye işaret ederek KKDF kesintisinin diğer kredilere uygulanan seviyelere çekilmesini istedi. Yani, IMF, konut kredilerinde diğer kredilerde olduğu gibi yüzde 15 KKDF uygulanması uyarısında bulundu.

‘GYO'LARIN VERGİ AVANTAJINI KALDIRIN'

IMF'nin değerlendirmesinde dikkat çeken bir başka önemli uyarısı ise Gayrimenkul YatırımOrtaklığı (GYO) şirketlerine yönelik oldu. IMF, gayrimenkul yatırım şirketlerine tanınan vergi imtiyazlarının ortadan kaldırılmasını istedi. Bilindiği gibi GYO'lar üç yıl içinde halka açılmaları kaydıyla kurumlar vergisindenmuaf tutuluyordu. IMF'nin değerlendirmesinde, konut üretiminde gözlenen dinamizmkapsamında, mevcut konutların piyasa değeri üzerinden ipotek edilmesi yoluyla sağlanan krediler de dahil olmak üzere konut kredilerindeki hızlı büyüme ve aynımülk için hemkonut üreticilerine hemde nihai alıcılara kredi kullandırılmasının, kontrol edilmediği takdirde risk oluşturabileceğine dikkat çekildi. Değerlendirmede, şunlar kaydedildi: "Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun, konutlar ve diğer gayrimenkul kredilerine uygulanan kredi teminat oranına,menkul kıymetleştirilmiş ipotekli konut kredileri için aranılan orandan daha yüksek olmayan bir kanuni tavan getirme kararınımemnuniyetle karşılıyoruz. Konjonktür karşıtı tamponlar oluşturulması ve genel amaçlı kredilerin hızla büyümesi ile kur riskinemaruz borçlulara yabancı para cinsi kredi açılması yoluyla sistemik risk birikiminin önlenmesi için, bu krediler üzerindeki genel karşılık yükümlülükleri kriz öncesi seviyelerinin üzerine yükseltilmeli." Değerlendirme, kriz döneminde başvurulan kredilerin yeniden yapılandırılması ve genel karşılıkların gevşetilmesi uygulamalarına artık ihtiyaç kalmadığından, bu tedbirlerin tamamen geri çekilmesi gerektiği vurgulandı.

MERKEZ'LE ÇELİŞTİ

Merkez Bankası'nın politika faizini yarımpuan aşağıya çektiği bir dönemde IMF bu konuda da uyarı verdi. Değerlendirmede, faiz oranlarını yükseltme seçeneğinin korunması gerektiğine işaret edilerek, şöyle denildi: "Özellikle doğrudan sıkılaştırma tedbirlerinin enflasyon hedefinin kredibilitesini veya finansal istikrarı korumada yetersiz kalması halinde, gelecekte reel faiz oranlarının normalleştirilmesi ihtiyacı da dahil olmak üzere, faiz oranlarının yükseltilmesini gerektirecek koşullar oluşabilir. Dolayısıyla, finansal ve reel sektörlerin vade uyumsuzluğunun artmaması için faiz oranlarının uzun bir süre düşük seviyelerini koruyacağı yönündeki beklenti sebebiyle oluşabilecek aşırı iyimserlikten kaçınılmalıdır.

‘Asıl fren, IMF'nin sözü dinlenirse gelir'

Merkez Bankası ve BDDK'nın geçen hafta aldığı sürpriz kararlara alışmaya çalışan bankacılar, IMF'den gelen değerlendirme ile adeta şoke oldular. HT Ekonomi'ye konuşan banka üst düzey yöneticileri, hükümetin, IMF'nin ‘konut kredilerine KKDF uygulayın' tavsiyesini tutması durumunda kredilerde asıl frenin o zaman yaşanacağı kanaatindeler. Söz konusu oranın diğer kredilerde olduğu gibi yüzde 15'ler seviyesinde olacağını kaydeden bankacılar, bunun uygulanması durumunda konut kredilerinde ciddi bir yavaşlama gözükeceğini kaydettiler. BDDK RİSK Mİ GÖRÜYOR Buna karşın bankacılar, hükümetin, konut kredisine KKDF uygulaması getireceğini düşünmediklerini sözlerine eklediler. GYO'ların vergi imtiyazlarının kaldırılması durumunda da emlak sektörünün olumsuz etkileneceğini kaydeden bankacılar, Türkiye'de bu alanda herhangi bir risk olmadığını düşünüyor Bu arada BDDK'nın önceki gün konut kredilerinde kredi oranını bireysel için yüzde 75, işyeri için yüzde 50 tavan koymasını da eleştiren bankacılar, ‘BDDK ticari hayatta bir riskmi görüyor da ekonomik büyümenin ve bilançoların bu kadar iyi gittiği bir dönemde işyeri gayrimenkulü için verilecek kredi tavanını yüzde 50 ile sınırladı?' serzenişinde bulundular. Bankacılar, işyeri sahibine yüzde 50 tavanında kredi verilirken, aynı işyerinde çalışıp konut alacak bir çalışana yüzde 75 tavan olmasını ironik olarak değerlendirdi.

SINIRI AŞAN SERMAYEDEN YİYECEK

Tüketicilere kullandırılan kredilerde konutun yüzde 75, ticari gayrimenkullerde de konutun yüzde 50'si gibi bir sınırı resmen başlatan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, bankaları da sıkı takibe alıyor. Dün Resmi Gazete'de detayları da yayınlanan kararda, “ Sınırlamaya konu krediler için teminat olarak alınan gayrimenkullerin değerlemesinin kurulumuz ve SPK tarafından yetkilendirilmiş değerleme şirketlerine yaptırılmaması halinde, kredi tutarının tamamının, sınırın aşılması halinde ise aşan kredi tutarının bankaların öz kaynaklarının sermayeden indirilen değer olarak dikkate alınacaktır” denildi.

"YENİ DOĞMUŞ BEBEĞİ BOĞMAYA ÇALIŞIYORLAR"

IMF'nin Türkiye'deki konut piyasası ve GYO'lar ile ilgili sıraladığı öneriler, Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Başkanı Turgay Tanes'in tepkisine neden oldu. Tanes, IMF'nin gayrimenkul yatırım şirketlerine tanınan vergi imtiyazlarının kaldırılmasının yararlı olacağına yönelik açıklaması için, “GYO'ların böyle bir muafiyeti var. Bu, hiçbir mantığı, yararı olmayan bir öneri. Zaten GYO sayısı belli; bir kısmı da zaten uzun süredir yatırım yapmıyor. Buna rağmen binlerce geliştirici, yatırımcı var piyasada. Bunların ne derece şeffaf oldukları da belli değil. Onları bırakıp halka açık, denetlenen GYO'ların vergi avantajını konuşmak mantıksız. Bu ne SPK'nın işine yarar ne de Hazine'ye katkı sağlar. Yeni doğmuş bebeği boğmaya çalışıyorlar” dedi. “O önlemi alarak attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değmez” diyen Tanes, şu yorumlarda bulundu: “O zaman GYO olmanın bir anlamı kalmaz. Zaten bu şirketler yüzde 20-30 iskontolu işlem görüyor. Türkiye'de sorun olmadığı halde yabancılar, fonlar yatırım yapmaktan korkuyor. Bu fonlar iyice çekilirse piyasa değeri aşağı düşer. IMF yanlışlarına bir tane daha eklemiş; tarihi hata yapmış.”

‘TALEP DARALIR ARZ BOZULUR'

Tanes, aynı raporda yer alan, ‘konut kredilerine uygulanan KKDF kesintisinin diğer kredilere uygulanan seviyeye çekilmesine' yönelik tavsiye ile ilgili ise şöyle konuştu: “Bu durumda doğrudan tüketici maliyeti yükselir. Talep daralır; arz bozulur. Yan sektörler zarar görür. İş azalınca ciro düşer; devlete ödenen vergi azalır. KKDF düzenlemesi 1 liralık tasarruf sağlayacak, devlet 100 liralık vergiden olacak? Bu basit matematik hesabını yapamamak için okuldan mezun olup IMF'ye girmek gerek.”

‘KREDİDE ŞİRKETLER GARANTÖR'

Tanes, raporda, aynı mülk için hem konut üreticilerine hem de nihai alıcılara kredi kullandırılmasının kontrol edilmediği takdirde risk oluşturacağına dikkat çekilmesiyle ilgili, şu açıklamaları yaptı: “Dünyanın neresinde yatırımlar kredisiz yapılıyormuş? Ayrıca, tüketicinin kullandığı kredi başka, yatırımcınınki başka. Öte yandan, tüketicinin kullandığı kredi için, evi yapan şirket garantör oluyor

‘Yeni risklere karşı önlem aldık, gerekirse yine adım atarız'

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, ‘'Son dönemde aldığımız ilave önlemler, önümüzdeki dönemde tümdünyayı etkisi altına alacağını düşündüğümüz yeni konjonktüre karşı bir hazırlık olarak değerlendirilmelidir'' dedi. Konya Sanayi Odası'nın düzenlediği panele katılan Yılmaz, “Yeni konjonktürün temel özellikleri, yükselen piyasa ekonomilerine yoğun sermaye akışı sonucunda, bu ekonomilerde aşırı ısınma, aşırı borçlanma ve varlık balonları oluşması riskinin belirmesi ve cari açığın finansal istikrarı tehdit edecek düzeylere ulaşma ihtimalidir'' dedi. Durmuş Yılmaz, şöyle konuştu: “BDDK'nın açıkladığı yeni tedbirlerle birlikte, 2011 yılımakro ekonomik görünümü OVP'deki cari açık öngörüsü ile uyumlu hale geldi. Alınan kararların fiyat istikrarı ve finansal istikrar üzerindeki etkileri yakından izlenecek, gerektiğinde ilave tedbirler devreye sokulabilecektir.”

  • Etiketler:

Yorum Yaz