maritbet girişmaritbet
İNDER Başkanı’nın gündeminde kentsel dönüşüm vardı

İNDER Başkanı’nın gündeminde kentsel dönüşüm vardı

Seminerdeki sunumuyla inşaat sektörünün 180 yıllık gelişimi ile birlikte kentlerdeki çarpık yapılaşma ve gecekondulaşma sürecini de gözler önüne seren İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım, darneğin mevcut sorunlar hakkındaki görüşlerini ve çözüm önerilerini de ortaya koydu.

Seminerdeki sunumuyla inşaat sektörünün 180 yıllık gelişimi ile birlikte kentlerdeki çarpık yapılaşma ve gecekondulaşma sürecini de gözler önüne seren İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım, darneğin mevcut sorunlar hakkındaki görüşlerini ve çözüm önerilerini de ortaya koydu.

İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım,  İnşaatçılığın Dünü, Bugünü, Yarını seminerinde, inşaat sektörünün 180 yıllık serüvenini ve geldiği noktayı anlatarak İNDER'in mevcut sorunlar hakkındaki görüşleri ile çözüm önerilerini ortaya koydu.

Türkiye'deki inşaat sektörünün 19. yüzyılın ilk yarısından itibaren sistematik bir düzene sokulduğunu belirten Nazmi Durbakayım, Cumhuriyet döneminin ise inşaat sektörü açısından İkinci Dünya Savaşı öncesi ve sonrası dönem olmak üzere iki bölümde incelenmesi gerektiğini söyledi.  İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemi, ‘Yeniden Yapılanma Dönemi' olarak niteleyen Durbakayım,  Konut sektörünün azıl gelişiminin ise İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde olduğunu kaydetti. Konut sektöründe özellikle 1960'lı yıllardan sonra hızlı bir gelişim görüldüğünü ifade eden Durbakayım, konut sektörünü bu denli tetikleyen en önemli etken olan göçün aynı zamanda İstanbul ve diğer büyük kentlerdeki çarpık yapılaşmayı da beraberinde getirdiğini vurguladı.

İstanbul çarpık yapılaşma 50'lerde tanıştı

1950 yılından hemen sonra imzalanan Marshall planı ve Başbakan Adnan Menderes tarafından hazırlanan kapsamlı kalkınma programının, İstanbul'un geleceği için önemli bir mihenk noktası olduğunu söyleyen Nazmi Durbakayım, “1950 yılından sonra kentleşme hızı yükselmeye başlamış, konut sunum biçimleri ve kurumsal yapılar, kentleşme hızının gerektirdiği konut gereksinimini karşılayamaz duruma geldi. Gelişmekte olan bir sanayi toplumu için göç hızı, denetlenebilecek sınırları aştı. Nüfus artışı ve sürekli göç, devlet ve hazine arazilerinin üstünde gecekonduların yükselmesine yol açtı” dedi.

Popülist politikaları nedeniyle kentin tarihi statüsünden daha güçlü kavramlar ortaya çıktığını ifade eden İNDER Başkanı Durbakayım, şunları söyledi:  “Çağdaş dünyada modernizm kavramı ve kent kavramı,  Türkiye'deki toplumun farklı sınıfları tarafından ve farklı kültürel ortamlarda yorumlandığı için büyük sorunlara neden oldu.Benzeri kavram karmaşası ne yazık ki günümüzde de yaşanmaktadır. Kimilerine göre İstanbul tarihi dokusuyla ön plana çıkarılacak kültürel ve tarihi bir kent, kimine göre ise ticari anlayış ön plana çıkarılarak dünyanın yeni ticaret merkezidir.1965'ten sonra yap-satçı üretim ve gecekondu üretimi hız kazandı. Biçimleri, yüksek yoğunluklu ve önemli sorunları olan kentler doğdu.”

Kentlere göç hızlanıyor

1970'lerden itibaren Türkiye'deki sanayileşme ile birlikte ortaya çıkan sosyo-ekonomik değişimlerin, ortaya çıkan kentleşme olgusunun ve kentlere göçün hızlandırılmasının, inşaat sektöründe konut yapımcılığına önemli bir boyut kazandırdığını anlatan Nazmi Durbakayım,  “Ancak planlı bir üretime geçişe imkan bulamadan ortaya çıkan bu gereksinimin denetimsiz bir biçimde karşılanması, konut üretiminde karlılığı tek amaç haline getirmiş, kentlerde plansız ve kalitesiz konut üretimleri yaygınlaştırdı. Bu olumsuz görünüme rağmen konut üretiminin bu dönemde ülkemiz ekonomisine, istihdam ve yatırım olarak büyük katkılarda bulunduğu da bir gerçektir” dedi.

Değişim ve dönüşüm yılları 80'ler

Toplu konut tarzı yapılaşmanın ortaya çıkmasının ve kooperatiflerin önemli konut üreticileri haline gelmesinin de 70'li yıllara rastladığını hatırlatan Durbakayım, 198O'li yılların ise yalnızca kentleşme alanında değil, toplumsal yaşamın her alanında dönüşüm yaşandığı yıllar olduğunu kaydetti.  1980'lerden itibaren tek ya da az katlı gecekonduların yerini kullanımcı dışındaki gruplarca üretilen çok katlı yapılaşmalara bıraktığını belirten Durbakayım, şöyle devam etti:

“ 1980'den sonraki dönemde kentsel alanlarda yaşanan değişimlerden birisi, gecekondulaşmanın değişen niteliğidir. Kullanıcıların başkalarının arsaları üzerinde kendi emekleri ile ürettikleri tek ya da az gecekonduların yerini, kullanımcı dışındaki gruplarca üretilen çok katlı yapılaşma almıştır.

Kentlerin imarlı kesimlerinde de benzer gelişmeler yaşandı, orta ve üst gelir gruplarına yönelik seçeneklerin, kooperatiflerin konut üretimindeki payı arttı. Bunun nedeni de Toplu Konut İdaresi'nin kooperatiflere açtığı kredilerdir. Kooperatiflerin üretimden aldığı payın artması, arsa gereksinimini artırmış ve arsa alarak konut üretimini buralarda yapmalarına yol açmıştır. Ayrıca konut üretiminin kent dışına taşınmasında Emlak Bankası ve Toplu Konut İdaresi uygulamalarının da etkisi olmuştur.”

Günümüzün meselesi kentsel dönüşüm

Bu gün inşaat sektörünün en büyük sorunu olarak nitelediği ‘hükümetlerin istikrarsız yaklaşımları'nın çarpık kentlerin ortaya çıkmasında da en büyük etken olduğunu belirten Nazmi Durbakayım, Türkiye'deki kentsel dönüşüm politikalarının hala net bir şekilde ortaya konulamadığını söyledi.

Kentsel dönüşüm konusunda ‘net uygulamalara geçilmeden rant beklentisi oluşturulduğunu' kaydeden Nazmi Durbakayım, Türkiye'de, imar affı yasaları, yerel yönetimlerin uygulamalarındaki farklılıklar gibi kronik planlama sorunlarının bulunduğuna dikkat çekti. Planlama konusunda hukuki ve ekonomik bazı sorunlar yaşandığına da değinen Durbakayım, mevcut yasada yapılacak düzenlemelerin sorunun çözümünde etkili olacağını belirtti. Merkezi yönetimlerle yerel yönetimlerin işbirliği yapması ve büyükşehir belediye başkanlarının yetkilerinin genişletilmesi gerektiğini söyleyen Durbakayım, hızlı ve etkili planlama mekanizmasının geliştirilmesi ve yerel yönetimlere kentsel dönüşüm için arsa tahsis edilmesi önerilerinde bulundu.

‘Çalışmalar yavaş ilerliyor'

Son dönemde Türkiye'de kentsel dönüşüm çalışmalarının özellikle belediyeler cephesinde hız kazandığına dikkat çeken Nazmi Durbakayım, “Ama daha dönüştürülecek yüzlerce bölge var. Bu yüzden kentsel dönüşüm uygulamaları çok para, zaman, emek gerektirdiği için ve belediyelerin olanakları kısıtlı olduğu için, bu süreç yazık ki arzu edildiği kadar hızlı bir şekilde geliştirilemiyor” dedi. 

Anadolu'daki bir dizi kentte kendi çaplarında başarılı imar planları ve uygulamalar yapıldığına dikkat çeken Durbakayım, Eskişehir örneğinin bu çalışmalar arasında en başarılılardan biri olarak dikkat çektiğini ifade etti.

Ankara örneğinde olduğu gibi yeni kurulacak kentler sıfırdan imar planları yapılabileceğini belirten Durbakayım, eski ve tarihi şehirler için yapılacak imar planlarının ise mutlaka kentsel dönüşüm projeleriyle desteklenmesi gerektiğini vurguladı. Durbakayım, “Ancak bu şekilde kentlerin gecekondu bölgeleri ile şehir dışına çıkartılması gereken endüstriyel bölgeler, çöp toplama alanları ve doğal afetler açısından duyarlı alanlar gibi bölgeler ıslah edilebilir” diye konuştu.

Sektörde doğal seleksiyon dönemi

Konut Sektörünün bu günkü durumunu da değerlendiren İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım, 2005'te konut talebinde görülen patlamadan sonra , piyasadaki  taşların ancak 5 yıl sonra yerine oturma sürecine girdiğini söyledi. Bu süreçte müşteri seçiciliğinin arttığına dikkat çeken Nazmi Durbakayım,  “Sektörün gerçek oyuncularının art arda proje gerçekleştirdiğine tanık olduk. Doğal seleksiyonun yaşandığı bu süreçte, sadece marka olmuş firmaların projeleri talep görürken, gayrimenkul sektörüne vur-kaç yaparak giren birçok firma şapkalarını önlerine alıp sektörden ayrıldılar” dedi.

Bilinçli tüketicinin ağır bastığı bu dönemde, hangi projeyi, ne zaman, kime, kaça satacağını bilen markaların rağbet gördüğünü vurgulayan Durbakayım,  şunları söyledi:

“Günün şartlarına göre proje gerçekleştirmekle yetinmeyen markalı yapımcılar, satış sonrası hizmetleri de müşterilere sunarak talep görme oranlarını yukarıda tutmayı başardılar. Tüketicilerin konut alışkanlıkları, yani büyüklük, nitelik ve nicelik olarak değişmesi son yıllarda büyük bir hız kazandı. Türk insanı, bütçelerine uygun, kullanım maliyeti düşük daireleri tercih etmeye başladı. Bireysel kredilerin rahat bir şekilde bulunabilme ortamı doğdu. Bankaların kredi verme isteği markalı projelerde daha fazla arttı. Sektörde kalıcı olmak isteyen markalar, bir projenin tamamlanmasıyla müteahhitlik görevi sona ermediğini anladı. Yapılan projede vaat edilen yaşam standartlarının ve tarzının sağlanabilmesi için gerekli hizmetlerin tam olarak verilmesi gerektiğini gördü. Yani, site yönetimi, güvenlik gibi satış sonrası hizmetler de artık projeyi gerçekleştiren müteahhitler tarafından yapılmaya başlandı. “

‘Konut talebini gençler şekillendirecek'

İnşaat sektörünün gelecekteki trendini ve yapılanmasını, büyük kentlerdeki çalışan kesimin belirleyeceğini belirten İNDER Başkanı Durbakayım, “Geçtiğimiz 5 yıla göre talepteki seçiciliğinin daha artması ve bu trendin önümüzdeki 10 yılda daha da etkili olması nedeniyle, ulaşım kolaylığı nedeniyle işyerlerine daha yakın lokasyonları seçecek olan konut alıcıları, aynı zamanda projelerde sunulması gereken hizmetlerden dairelerin büyüklüklerine kadar her noktada belirleyici olacak” dedi.  

Üçüncü ve dördüncü boğaz köprüsü planlarının, İstanbul'da önümüzdeki 10 yılın yerleşim şeklini belirleyeceğini ifade eden Durbakayım, büyük şehir merkezlerinin dışındaki bölgelerdeki ekonomik konut fiyatlarının da konut talebini etkileyecek diğer önemli unsurlar arasında yer aldığını kaydetti.

  • Etiketler:

Yorum Yaz