maritbet girişmaritbet
Aslı Aktürk & Bora Pehlivanlar çifti malikânelerinin kapılarını ilk kez açtı!

Aslı Aktürk & Bora Pehlivanlar çifti malikânelerinin kapılarını ilk kez açtı!

Bünyesinde turizm dünyasının en seçkin şehir otellerini barındıran Aktürk Hotels Grubu Yönetim Kurulu Üyeleri Aslı Aktürk ve Bora Pehlivanlar çifti 14 ay süren dekorasyon sürecinin ardından Ulus'taki malikânelerine taşındılar. Dekorasyon süreci boyunca Akmerkez'de bir rezidansta kalan Pehlivanlar Ailesi, yeni evlerinin kapılarını ilk kez açtılar. Aslı Aktürk & Bora Pehlivanlar çifti her ayrıntısı ayrı bir öyküye sahip evdeki yeni yaşamlarını anlattılar

 

Ulus'taki evinizi baştan aşağı yenilediniz ve ortaya harika bir yaşam alanı çıkarttınız. Öncelikle bu tadilat ne kadar sürdü ve süreç nasıl geçti? 
Aslı Aktürk Pehlivanlar: Ne yazık ki uzun bir tadilat dönemimiz oldu. Tadilat tam 14 ay sürdü. Bizler 5-6 ay gibi bir sürede bitirmeyi düşünüyorduk ama çok fazla özenince ve uğraşınca zaman da uzadı. Ama bu tarz çalışmalar sık yapılmadığı için içimize sinsin istedik. Nihayetinde de yeni evimize geçtik. Bizim için bu sürecin en büyük zorluğu 14 ay boyunca yerleşik bir düzende oturmamış olmamızdı. Evimizi çok özlemiştik. Şimdi de evimizden hiç çıkmak istemiyoruz. Sık sık evimizde sevdiğimiz dostlarımızı ağırlıyoruz ve sıcak yuvamızın keyfini yaşıyoruz. 
 
Bu kadar uzun süren tadilat sürecinde neler yaptınız? 
A.A.P.: Bu evi biz tamamen kaba inşaattan bu hale getirdik. Yıllardır bizimle beraber olan mimarımızla beraber çok uğraştık. Satın alma yaparken bir yere odaklı kalmadık. Ne hoşumuza gittiyse onu tercih ettik. O kadar özendik ki duvarı bir yerden aldık, şömineyi başka bir yerden düşündük. Hayalimdeki evin oluşması için çok emek verdim. Evimizi dekore ederken emeğimi, sevgimi kattım ve sevdiğim kişilerin fikirlerini aldım. 
 
"TADİLAT SÜRECİNDE AKMERKEZ'DE BİR REZİDANS DAİRESİNDE KALDIK" 
 
Bu tadilat süreci sizin için nasıl geçti? 
Bora Pehlivanlar: Bu tadilat sürecinde sanırım Aslı Hanım'ı en çok rahatsız eden kişi ben oldum. Çünkü ben bir an önce evimize geçip eski kurulu düzenimize kavuşmak istiyordum. Aslı benimle öyle güzel mücadele etti ki bazen beni aşamadığı noktalarda mimarımızın kafasına girip beni kandırdılar. 
 
A.A.P.: Gerçekten ev yapma süreci bir karı-koca ilişkisinin sağlamlığım kanıtlayan bir süreç diye düşünüyorum. :) Bizim bu 14 aylık dönemde ne kadar sağlam bir ilişkimiz olduğu kanıtlandı. Birbirimize olan sevgi ve saygımızın ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gördük. Biz evde zaman geçirmeyi seven bir aileyiz. Tadilat sürecinde Akmerkez'de bir rezidans dairesinde kaldık ve su içtiğimiz bardağa kadar hiçbir şey bize ait değildi. Düzenimiz yoktu. Göçebe hayatı yaşar gibiydik. Otelde kalıyor gibiydik. Ama nihayetinde o süreci atlattık. 
 
Evin biraz dekorasyonundan bahsedebilir misiniz? Mesela uzun masanın ve bulunduğu zeminin mermer düşünülmesi çok güzel bir etki yaratmış. Bu fikir nereden geldi aklınıza? 
A.A.P.: Ben bu evi yaparken daha çok; beyaz, ferah, aydınlık bir ev olsun istedim. O yüzden renklerde beyaz ve tonlarını tercih ettim. Daha önceki evimiz daha hareketli ve daha klasikti. Bu evimin daha modern daha fresh ve daha ferah olmasını istedim. Koyu bir renk görmek istemedim. Hep hayalimde beyaz mermer ve ayna kullanmak vardı. Hatta Bora Bey ile kullandığımız mermer yüzünden problem yaşadık. Çünkü mermerin gelmesi üç ay sürdü. Bu mermer konsepti de benim hayalimde olan bir şeydi ve hayalimin en güzeliyle gerçekleşmesini istiyordum. O yüzden özel bir mermer kullandık. 
 
B.P.: Belki Aslı Hanım'a istediği renkte 10 ayrı mermer getirdim, hiç birini kabul ettiremedim.
 
Duvarlardaki süslemeler neler? 
B.P.: Duvarlarda hareketlilik istiyordum. Koltuk bölümünde bulunan duvarlardan birini hayalimdeki gibi beton görünümlü bıraktık. Diğer bölümlerde süslemeler tercih ettik. O süslemeler dökme alçıyla yapıldı. Ama o dökmelerin tümü burada kendi yerlerinde yapıldı, atölyede yapılıp burada gelip sadece montajı yapılmadı. O motiflerin duvarlara yapılması da tam bir buçuk ay sürdü. :) Aslında bu ev benim hayallerimin bir aynası oldu. Mimarımızın bize çok katkısı oldu ama benim arzuladığım şeylerden yola çıkarak her şeyi yaptık. Evde mutlaka şömine istiyordum ve girişte duvarda böyle bir şömine alanı yarattık. Onun da tamamen düşüncesi bana aitti. 
 
Eviniz kaç metrekare ve kaç oda? 
A.A.P.: Üç katlı ve 420 metrekare. Genelde odaları büyük büyük tuttuk. Odalarımız orta katta bulunuyor. Fazla oda yapmak yerine çocukların ve bizim odamızı büyük tuttuk. Herkesin odasına soyunma odalarını, banyolarını koyduk. Üst katı tamamen salon ve mutfağa ayırdık. En alt kattaki bodrum katını ise giyim odası, spor odası gibi alanlara ayırdık. Evi istediğim tarzda şekillendirmek benim için büyük bir lükstü. Bu yüzden de çok içime sindi diyebilirim. Şu anda huzur dolu bir şekilde burada yaşıyoruz. Evin süpürgeliğine kadar her detayıyla ilgilendiğim için bu evde kendimi çok iyi hissediyorum. Bana inanılmaz huzur veriyor. 
 
"ASLI BU EVİ HAYALLERİYLE, FİKİRLERİYLE GÜZEL BİR HALE GETİRDİ" 
 
Bora Bey bu evin yapımında oldukça bir sıkıntı çekmişsiniz, sizin sıkıntılarınız neler oldu? 
B.P: Evin yapımında çok sıkıntı çektim şöyle ki ben bir an önce bitmesini istedim. Çünkü gerçekten diken üstünde oturur gibiydik. Eşyalarımızın, hiçbir şeyimizin yeri belli değildi; 3 tane ayrı depoda eşya duruyordu. Bir şey arıyorsun bulamıyorsun ve o beni çok sıkıyordu. Ve sürekli diyordum ki "Aslı yeter artık." Mesela duvarın bir buçuk ay sürmesi benim için çok büyük bir zamandı. Bu evi bana bıraksalar dümdüz duvar yapar geçerdim. Tabii ortaya şimdiki gibi güzel bir şey çıkar mıydı, mümkün değil. Şimdi diyorum ki iyi ki eşimi dinlemişim, o sıkıntıyı çekmişim ki şimdi böyle keyifli bir ortamda yaşıyorum. Aslı bu evi hayalleriyle, fikirleriyle güzel bir hale getirdi. İnanın benim hiçbir katkım olmadı. Ben sadece bana söylenenleri yaptım. Benim evde sadece üç tane bölümüm var. Bir tanesi oturup dışarıyı izlediğim tekli koltuğum, diğeri televizyon izlerken uzandığım siyah koltuk. Bir diğeri de tavla oynadığım alan. 
 
Siyah ipek Cavalli tasarımı koltuk televizyon izlerken rahat mı? 
B.P: İnanılmaz rahat bir koltuk. Tasarımıyla salona ayrı bir güzellik kattığını düşünüyorum. Bir de keyifli zamanlar geçirdiğim tavla köşemiz var ki birçok dostumla orada tavla oynamışlığımız vardır. 
 
"BİZİM EVİMİZ HEP OPEN HOUSE GİBİDİR" 
Artık dostlarınızı evinizde ağırlamaya başladığınızı söylediniz. Evinizde ne gibi etkinlikler düzenliyorsunuz? 
A.A.P: Bizim sağ olsun çok sevdiğimiz arkadaşlarımız var ve bizim evimiz hep Open house gibidir. Yazlığımız da böyledir, kışlığımız da böyledir. Kapıdan geçerken uğrayan dostlarımız çoktur. Biri gelince bir diğeri gelir ve bir anda kalabalık bir ortam yaratırız. Öyle bir anda toplanırız ki spontane bir şekilde parti yaptığımız günler olur. Tabii ben böyle durumlara alışkın olduğum için her zaman mutfağım kuvvetlidir. Her daim davet verecekmişim gibi mutfağımda hazırlığım vardır. Hatta içki dolabımız ve DJ setimiz de hazırdır. Yani bizim evde gerçekleşen partilerin çoğunluğu spontane gelişen partilerdir. Özellikle de son zamanlarda haftada 3-4 gün evde parti verdiğimiz oldu. Bir anda 20-30 kişi toplandık. Müzik açıldı, yemekler konuldu ve keyiflice vakit geçirdik. Hatta şimdi Sevgililer Günü'nde bir yurtdışı planı düşünüyoruz; eğer onu uygulayamazsak evde yakın dostlarımızla birlikte güzel bir parti vermeyi düşünüyoruz. Onun dışında tabii ki önceden konuşulmuş davetlerimizde oluyor. Günler öncesinden hazırlandığımız davetlerimiz de oluyor. Ama dediğim gibi bizim ailece her zaman yaşam tarzımız open house'dur. "Evinizin önündeyiz geliyoruz, kahvenizi içmeye, içkinizi içmeye geliyoruz diyen birçok dostumuz vardır. Bu yüzden hep hazırlıklıyımdır. 
 
Peki, böyle bir mutfağı nasıl yönetiyorsunuz? 
 
A.A.P.: Ben yoğun çalışan bir insanım. Her gün işime gidip geliyorum. Ama her gün ne yemek yapılacağı bellidir. Akşam geldiğimde ise ek olarak benim bir iki yaptığım ya bir salata olur ya bir tatlı olur ama mutlaka bir şey ilave ederim. Akşam oturduğumuz sofrada kendi elimden bir şey çıkmasını mutlaka isterim. Ama günlük yapılan yemeklerin tümü benim daha önceden yardımlarımızla paylaştığım tariflerdir. Çocuklarla sebze günümüz vardır, balık günümüz vardır ama arada güzel bir tatlımız vardır. Bir de biz çok yemek yiyen bir aileyiz. Bu iyi bir şey değil ve bu konuda iyi bir örnek olduğumuzu düşünmüyorum. Ama en küçüğümüzden en büyüğümüze kadar çok yemek yiyoruz. Akşam yatana kadar yemek yeme düzenine sahip bir aileyiz. O yüzden mutfağımız da zengin. Mesela tatlı yemeden uyuyamıyoruz. Bir çeşit yemekle doymuyoruz. Ama inanın bu halimiz ne olacak biz de bilmiyoruz. :) 
 
Bu kadar çok yemekle bu kadar ince nasıl kalıyorsunuz? 
A.A.P.: Kilo aldığımı hissettiğim zamanlarda dikkat etmeye başlarım. Mesela şu an üç kilo fazlam var. Ama bir öğünümü kestiğimde kendimi toparlamaya başlarım. Çok kilo aldığım zamanlarda biraz dikkat ederim zayıfladım mı yine normal hayatıma devam ederim. Bir de sürekli koşturmaca var. Evin içinde bile sürekli hareket halindeyimdir. Eşim benim hiperaktif olduğumu söylüyor. Ne yazık ki sporu bir türlü düzenli bir şekilde hayatımın içine sokamadım. Ama spora başlarsam kilo alıp verme konusunda daha rahat edeceğimi düşünüyorum. 
 
Bugün Sevgililer Günü konseptine uygun çok güzel sofra hazırlamışsınız. Günlük yaşamda da böyle midir? 
A.A.P.: İnanın hep böyledir. Ben yemek yemeyi, mutfağı sevdiğim kadar sofra düzeni ve yemek sunumuna da büyük önem veririm. Bir çay verirken bile yanında şekeri, kurabiyesi mutlaka vardır. Evin içinde Bora Bey'e çay ikram ederken onu süsler bir estetik içinde sunarım. Mesela pilav ile eti koyarken bile düzenli koyarım. Ailece sofraya oturduğumuzda dahi buna dikkat ederim. Çocuklar da "Annemizin süslü yemekleri" derler ve keyifle yerler. 
 
"GÜZEL BİR SOFRA GÖRDÜĞÜMDE BENZERİNİ UYGULAMAYA ÇALIŞIRIM" 
 
Çayın yanında sunduğunuz şeker bile çok hoş... 
A.A.P.: Hiç sormayın o şekerlerin de bir anısı var. Bora Bey'in doğum gününde sevdiğimiz bir çift arkadaşımız ile Milano'ya gitmiştik. Orada markette bu şekilde süslü şekerler görmüştüm. Şekerlerin o kadar çok çeşidi vardı ki inanamazsınız. Türkiye'de o şekerlerden olmadığını bildiğim için koli koli, çeşit çeşit bu şekerlerden almıştım. Tabii İstanbul'a geri dönerken elimizde bavuldan çok şeker kolisi vardı. Şekerleri bavula da koymak istememiştim, çünkü kırılabilirlerdi. O yüzden büyük bir özenle taşıyarak getirmiştik. Tabii bu taşıma işinde en büyük görev de beylere düşmüştü. :) Ben yiyecekte sunumu çok seviyorum ve gördüğüm özel bir şey olduğunda almadan yapamıyorum. Sofrayla ilgili farklı bir çiçek, aksesuar gördüğümde alıyorum. Güzel bir sofra gördüğümde ise benzerini uygulamaya çalışıyorum. Bora Bey de bu durumda dünyanın en şanslı erkeği oluyor... 
 
A.A.P.: Bora Bey evlendiğimizde 64 kiloydu şu an 83 kilo. Bu kiloya evliliğimizin ilk üç yılında ulaştı. 
 
Bora Bey ilk evlendiğinizde herhalde cennete düştüğünüzü falan düşünmüşsünüzdür... 
 
B.P: Aslına bakarsanız ben İzmirli olduğum için çok çeşitli yemeğe alışkın değildim. Aslı Hanım'a da her seferinde "Ne gereği var bu kadar çeşit yemeğe. Bir çeşit bize yeter" derdim. Bu sözlerim sonrasında bir gün eve geldim ve yemeğe oturduk ve ben tabağımdakini bitirdikten sonra bir baktım ikinci tabak yemeğim gelmiyor. "Başka bir şey yok mu?" diye sorduğumda Aslı Hanım bana "Sen böyle istedin, bende bir çeşit yaptım" dedi. Ama ne yazık ki ben onun düzenine alışmıştım ve sofrada dört çeşit yemek olmadan rahat edemez hale gelmiştim. O anda bütün sözlerimi geri aldım ve "Karıcığım biz eskisi gibi devam edelim" dedim. Aslı'nın yemeği sunarken ki özeni hep vardı. Misafir olsun olmasın o hiç ayırt etmez. Harika sofraları ile beni benden alır. :) 
 
Aslı Hanım siz bu güzel evi süslemeye doyamamışsınızdır. Evinize ekleyeceğiniz yeni parçalar olacak mı?
A.A.P.: Aslında evde birçok eksik var. Belki siz fark etmemişsinizdir ama benim için bu evin eksikleri henüz tamamlanmadı. Özellikle aksesuar konusunda düşündüğüm birkaç şey var. Geçen gün mesela evin içinde yeterli şekilde çiçek olmadığını gördüm ve otellerimizden birinin müdürü harika çiçekler yetiştirdi. Kendisinin bize hediye ettiği büyük çiçeği salonumuza koydum ve farklı bir hava kattığını düşünüyorum. Ama birkaç çiçek daha gerekiyor bence. Bunun dışında değişik istediğim örtüler var. Masam normal boyutlarda bir masa değil. Ama davetlerimi verirken keyifle sunum yapacağım örtüleri bulmaya çalışıyorum. Mesela Sevgililer Günü'nde seyahate çıkmazsak evimizde vereceğimiz parti için şimdiden hazırlıklara başladım. Kafamda çok şık bir plan var. Evle uğraşmak hoşuma gidiyor. B.P: Sadece evle uğraşmıyor ki benimle de uğraşıyor. Zaten benimle uğraşması Aslı Hanım'ın üzerindeki en büyük yüklerden birisi. 
 
A.A.P.: Evet. Ne yazık ki Bora Bey kendi başına giyinmez. Onun spor takımları veya normal iş takımları hepsini ben bir haftalık ayarlarım. Evdeysem ve o takımlarda azalma varsa onları düzeltiyorum. Ayakkabısını dahi tek başına seçmez... B.P.: Çorabıma kadar hiçbirini kendim seçmem hepsini Aslı seçer. 
 
A.A.P.: Bora hep bana şu cümleyi kurar "Hayatı kolaylaştıran kadınsın."
 
Bu sizin için zor olmuyor mu? 
 
A.A.P.: Mutlaka zorlukları var ama tüm bunlar biraz da benim karakterimden kaynaklanıyor. Ben her şeyi programlı yaşamayı seven bir insanım. Giyeceğim kıyafetten gideceğim tatilden yiyeceğim yemeğe kadar her şey programlı olmalı. Bora ise tam tersi programsız yaşamı sever. 
 
"ALLAH HERKESE ASLI GİBİ BİR EŞ NASİP ETSİN" 
 
Burçlarınız neler?
A.A.P: Ben Aslan burcuyum, Bora ise Terazi. Bora, bugün canımız ne istiyorsa onu yapalım şeklinde hareket eder. Ama ben Şubat tatilini yazdan ayarlamaya çalışırım. Bora der ki "Belki Şubat'a kadar oraya gitmek istemeyeceğiz, başka arkadaşlarımızla başka bir yere gideceğiz, biraz rahat ol" der. Ama bu bir karakter meselesi. Bora her işini kendi yapsa da, programları o yapsa da muhakkak ben yine ne yaptın ne ettin diye onu irdelerim. Bora'yı bu duruma ben alıştırdım. Yoksa hiçbir zaman Bora bana "Benim kıyafetlerimi hazırlayacaksın ya da bana sofralar yapacaksın ya da tatil programlarıyla ben uğraşamam" gibi bir şey demedi. Durumları bu hale getiren benim. Ama böyle olması beni mutlu ediyor. 
 
B.P.: İnsan iyi şeylere çok çabuk alışırmış ya ben de hemen anında alıştım. Tek kötü tarafı alışınca bırakmamam.:)) 
 
B.P.: Aslı benim eşim değil. Ben onu eşim olarak kabul etmiyorum o benim 10 sene önceki haliyle sevgilim. Allah herkese Aslı gibi bir eş, Aslı gibi bir sevgili nasip etse her şey çok rahat ve çok güzel olur. Benim hayattaki en büyük şansım Aslı'dır. 
 
Çocuklarınıza ne şekilde vakit ayırıyorsunuz?
A.A.P: Ben sabahları işe gidiyorum ve muhakkak onların ödev saatlerinde evde oluyorum. Nerede olursam olayım mutlaka ödevlerini beraber yapıyoruz. Onlar yatana kadar birlikte vakit geçiriyoruz ve asla onlar uyumadan evden çıkmam. Onları yatırıyoruz, ondan sonra bir programımız varsa bakıyoruz. Gerçekten hareketli bir insanım. Eşim de artık hareketli oldu. Akşamları sürekli bir etkinlik halindeyiz. Ya bir yere gidiyoruz ya da bize birileri geliyor. 
 
B.P.:Hafta sonu çocuklarla inanılmaz güzel vakit geçiririz. Özellikle ben çocuklarla birlikteyken kendi çocukluğuma dönüyormuş gibi oluyorum. 
 
A.A.P: Evde otoriter pozisyonundaki kişi benim. Bora çocuklara asla kıyamaz. Hayır denileceği zaman ne yazık ki ben devreye giriyorum. 
 
Peki, çocuklarınızın olması evliliğinize nasıl bir boyut kazandırdı? 
 
A.A.P: Biz zaten çok kısa bir süreçte evlenmiştik, birbirimizi tanımadan evlendik. Daha evliliğimizin ikinci ayında hamile kaldım. Esasında çok riskli hareketlerdi bunlar. Daha evliliğimiz oturmadan, birbirimizi tam olarak tanımadan böyle bir risk aldık. Çocuklarla beraber büyüdük. Çocuklar için bence büyük bir avantaj oldu. Evet, ben evde otoriter bir anneyim ama Aslı'nın okuluna her gittiğimde bütün arkadaşları "Senin annen ne kadar genç" diyorlar. Bu da onun çok hoşuna gidiyor ve eve geldiğinde "Ben de büyüyünce senin gibi olmak istiyorum" diyor. Genç anne-baba olduğumuz için çocuklarla birlikte inanılmaz güzel vakit geçiriyoruz. 
 
Üçüncü çocuğu düşünmüyor musunuz? 
A.A.P: Üçüncü bir çocuk düşünüyoruz. Kısmet olursa bir-iki yıl içinde istiyoruz. Şu an Aslım 9, Boran ise 7 yaşında. Üçüncüsü erkek olursa babamın adı olan Yaşar, kız olursa da annemin adı olan Alev koyacağız. 
 
Megalife

Yorum Yaz

Benzer Haberler

Bakan Kurum: "Bartın'daki hasar tespitleri yapılmaya başlandı"
  • 12.08.2021 13:24

Bakan Kurum: "Bartın'daki hasar tespitleri yapılmaya başlandı"

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Bartın'ın Ulus ilçesinde sağanağın ardın ...

Akgün: "Büyükçekmece'de kentsel dönüşüme devam edeceğiz"
  • 17.11.2020 15:17

Akgün: "Büyükçekmece'de kentsel dönüşüme devam edeceğiz"

Atatürk Mahallesi'ndeki binanın yıkım çalışmalarını inceleyen Büyükçekmece Beled ...

Milli Emlak'tan Ankara'da 31 milyon TL’ye satılık 4 arsa!
  • 14.12.2018 09:07

Milli Emlak'tan Ankara'da 31 milyon TL’ye satılık 4 arsa!

Mülkiyeti Ulus Emlak Müdürlüğü’ne ait olan 4 arsa toplam bedelleri 31 milyon 102 ...

Ulus ve Altındağ'da kentsel dönüşüm çalışmaları başlatılmalı!
  • 02.01.2018 15:03

Ulus ve Altındağ'da kentsel dönüşüm çalışmaları başlatılmalı!

MÜSİAD Ankara Başkanı İlhan Erdal "Ulus ve Altındağ bölgesinde kentsel dönüşüm ç ...