Kapadokya Tekfen Filarmoni Orkestrası’na ev sahipliği yaptı!
Kapadokya, Tekfen Filarmoni Orkestra'lı bir akşam geçirdi
Sanki bir masalın içinde gibiydik. Dört bir yanımız peribacaları ile çevriliydi. Zifir gece Zelve Açıkhava Müzesi'ne çoktan inmiş, peribacalarını aydınlatan ışıklar, onları daha esrarengiz, büyülü bir hale sokmuştu. Bir de alana kurulmuş sahne aydınlıktı. Ve biz, ziyafeti bekliyorduk. Çünkü, Kapadokya'da Tekfen Filarmoni Orkestrası ile müzikli bir akşam yaşayacaktık. Müzikseverler çimlerin üzerine atılmış sandalyelere çoktan yerleşmişler, konserin başlamasını bekliyorlardı. Gözkararı hesapladığımda, sayısı 800'ü geçen 8'den 80'e izleyiciler arasında Tekfen Holding kurucu ortaklarından Nihat Gökyiğit, kızı Vahide Gigin, Tekzen'in CEO'su Murat Gigin, Tekfen Kurumsal İletişim Koordinatörü Dori Kiss Kalafat, Nevşehir Valisi Abdurrahman Savaş, yerel yöneticiler, dünyanın dört bir yanından turistler, tabii ki yöre halkı ve Kapadokya'daki bu etkinliğe destek verenlerden Museum Hotel'in kurucusu Ömer Tosun vardı.
Bu gecenin özelliklerinden birisi de barış adına ortak dil yaratmak amacıyla kurulan Tekfen Filarmoni Orkestrası'nın 20. yaşını kutladığı etkinliklerin (İstanbul Müzik Festivali ve Rhodiapolis antik tiyatrosundan sonra) üçüncü ve sonuncusu olmasıydı. Şef Saim Akçıl yönetimindeki orkestra, ülkemizin önde gelen geleneksel müzik ustalarından Yurdal Tokcan, Ercan Irmak, Göksel Baktagir ve Azeri besteci İlyas Mirzayev'i ağırlayacaktı.
Ömer Bey, konser öncesinde Museum Hotel'deki akşam yemeğinde evsahibimizdi. 1998 yılında restorasyonuna başlanan otel, 2002'de açılmıştı. Yaklaşık 5 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş olan Museum Hotel, binlerce yıldır Hitit, Pers, Roma, Selçuklu ve Osmanlılar tarafından ev, ahır, mutfak ve depo gibi birçok amaç için kullanılmış olan kayaların ve mağaraların asılları korunarak restore edilmesi sonucunda ortaya çıkmıştı. Kapadokya'nın muhteşem manzarasına hakim bir noktadaydı. Avanos, Göreme, Güvercinlik ve Kızıl Vadiler gibi görsel anlamda Kapadokya'nın en önemli bölgelerini ve Erciyes Dağı'nın karlı zirvesini teraslarından ve odalarından izlemek mümkündü.
Projenin fikir babası ve Indigo Group Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Tosun, Osmanlı, Selçuklu, Roma ve Hitit dönemlerini kapsayan geniş bir antika koleksiyonuna sahipti. Otelin tüm oda, restaurant, resepsiyon ve de dış mekânları, Nevşehir Müze'sine kaydedilmiş birbirinden değerli antika eşyalarla dekore edilmişti. Terasta günbatımını seyrederek yediğimiz yemeğin gözdesi ise yörede yetişen bir tür yabani kuşkonmazdan yaptıkları çorba olmuştu.
Tarih boyunca "güzel atlar diyarı" olarak bilinen Kapadokya'daki bu akşam yemeğinde laf lafı açmış yok olmaya yüz tutmuş bitkiler, botanik bahçeleri, Osmanlı'da bahçe ve çiçek sevgisi, Nihat Bey tarafından 1995 yılında eşi adına kurulmuş olan Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi sohbetleri keyfimizi daha da artırmıştı.
Kapadokya'da günümüz Avanos-Paşabağı, Devrent Vadisi, Çavuşin kasabası güzergâhlarında peribacaları arasında geçmiş, insanı eritecek kadar güçlü sıcak, gördüklerimizin heyecanıyla umurumuzda bile olmamıştı.
Ve işte konser alanındaydık…
15. yılını da aynı mekânda kutlayan orkestra, 5 yıl aradan sonra yeniden müzikseverlere tam anlamıyla bir klasik müzik keyfi yaşatacaktı…
Orkestranın bulunduğu platformun arkasında 3 denizden 23 ülkenin bayrakları sallanıyordu. Hazar Denizi, Doğu Akdeniz ve Karadeniz gibi birbirlerini tamamlayan coğrafyalardan gelen müzisyenler sahneye çıktılar ve kimi zaman artan ve notaları uçuşturan rüzgâra, akordları etkileyecek açıkhava koşullarına aldırmadan âhenk ve coşkuyla çaldılar…
Çaykovski, Erkin, Karayev, Mirzayev'in eserlerinden geceye dağılan notaların büyüsüne ilerleyen dakikalarda rüzgâr da kapıldı ve esmeyi bırakıp dinlemeye koyuldu. Konser bitiminde orkestrayı alkışlayanların aralarındaki konuşmalara kulak kabartınca duyduğum övgü sözcükleri müziğin evrensel dilinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hissettirdi… Anadolu'nun ortasında, Kapadokya'da doğu ile batı sentezi ezgilerin yorumlandığı bu müzikli gece, ruhlarımızın ortak dilini yakalamıştı…
Faruk Şüyun/Dünya
Yorum Yaz