maritbet girişmaritbet
İstanbul için en büyük tehlike Anadolu’yu insansızlaştırmak!

İstanbul için en büyük tehlike Anadolu’yu insansızlaştırmak!

Doğa Derneği Başkanı Güven Eken’e, İstanbul’u ve İstanbulluyu doğayla buluşturmanın yollarını sorduk

 

Doğa Derneği Başkanı Güven Eken'e, İstanbul'u ve İstanbulluyu doğayla buluşturmanın yollarını sorduk.

Eken, “Yaşamın yegane nedeni, nehirlerin akmasıdır. Nehirler dünyanın damarlarıdır. Damarlarında kanı duran insan nasıl ölürse, nehirleri akmayan bir dünya da ölür. ‘Su boşa akıyor' demek, ‘Güneş boşa doğuyor' demek gibi bir şey” diyor

Doğa Derneği (DD) ne zaman kuruldu?

2002'de bir grup kuş gözlemcisi ve doğasever tarafından kuruldu. Misyonumuz, doğanın haklarını savunmak. Ortaya attığımız her fikirde, benimsediğimiz her duruşta ve yaptığımız tüm eylemlerde, Anadolu öğretilerinden ilham alıyoruz. Anadolu, sadece bugünün Türkiye'si için değil, tüm dünya için önemli bir harman yeri. Bu nedenle Doğa Derneği'ni anlamak için Anadolu'nun özünü hissetmek gerek.

Nedir Anadolu'da size ilham veren?

Tarih boyunca dünya Anadolu'nun, Anadolu da dünyanın yükünü taşımış. Bu nedenle Anadolu hem yerel, hem de evrensel. Dicle Vadisi'ne ve Hasankeyf'e bakın, insanlığın ortak köklerini görürsünüz. Ekolojik olarak da bu böyle.

Ekolojik olarak önemi nedir Anadolu'nun?

Dünya Doğa Koruma Birliği, biyolojik çeşitlilik açısından dünyanın en zengin  34 sıcak bölgesinden 3'ünün Anadolu'da olduğunu açıkladı. Bu küçük alanda, bu kadar çok canlı çeşitliliğinin olması, eşi benzeri olmayan bir durum. Anadolu'daki kültürlerin bu kadar zengin olmasının temel nedeni de budur. Bu nedenle ne yaparsanız yapın, Anadolu'yu tektipleştiremezsiniz. Çeşitlilik, Anadolu'nun mayasında var.

 Doğa Derneği'ni, diğer STK'lardan ayıran nedir? Doğa Derneği, doğanın korunmasına gerek kalmayan bir dünyaya ulaşmak için çalışıyor. Üreterek, paylaşarak ve sabırlı adımlarla. Politikamıza gelince... Genel olarak bakıldığında, Doğa Derneği'nin yaptıklarına bir “Hak mücadelesi” diyebiliriz. Doğanın korunmasının ancak bir doğa kültürü devrimiyle mümkün olduğuna inanıyoruz.

Bu devrim nasıl gerçekleşecek?

Buna devrim yerine ‘evrim' de diyebiliriz. İnsanı yaşamın merkezine koyup geri kalan her şeyi ‘çevre' diye adlandıran bir anlayış var. Bu, Doğa Derneği'nin misyonunu desteklemiyor. Bu nedenle Doğa Derneği çevreci değil. Aynı nedenle bir ‘çevre politikası' da yok. ‘Doğa kültürü' politikası var. Bu politikanın temel ayakları; doğayı anlamak, doğanın haklarını tanımak ve sonucunda doğanın insanına dönüşmek. Türkiye'de yaşanan olaylara tepkilerimizi de bu noktadan yola çıkarak veriyoruz.

“Keçiler, ormanın en yakın dostu”

Doğayla ilgili kamuoyunun yanlış bildikleri neler?

Doğayı yok eden politikaları üreten sistem, “Bu dereyi yok edeceğim”, “Bu gölü kurutacağım”, “Bu akarsuyun yapısını bozacağım”, “Ağaçları keseceğim” ya da “Bu hayvanların neslini tüketeceğim” demez. Böyle yapar ama açık söylemez. Onun yerine “Su boşa akıyor” gibi akıldan ve vicdandan yoksun düşüncelerle, icraatın önünü açar. Tüm dereleri HES ve baraj yapmak için satar. Üstelik de bunu ‘kalkınma', ‘yeşil enerji' gibi kılıflarla sunar. Böyle sözlerin doğru olmadığını anlatmak önemli, ancak zor bir iş. Hayatımızda bunun gibi sayısız dogma var.

 Nedir bu dogmalar?

Örneğin, her boş yere ağaç dikmek doğal bozkırların sonunu getirdi. Toprağın denize akmasına “Facia” dendi. Oysa denizdeki yaşam, toprakla başlar. Bir dönem keçiler lanetlendi. Sonra anlaşıldı ki, sayıları aşırı olmadığı sürece keçiler ormanın en yakın dostu. Zararlılarla mücadele altında tüm böcekler öldürüldü. Ardından ekosistemin zincirleri koptu. “Baraj güzeldir” dendi. GAP bölgesinde milyonlarca dönüm arazi tuzlandı. Bu örnekler uzatılabilir. Ne var ki hepsinin ortak paydası, rant hırsından doğan körlük.

 En çarpıcısı sizce hangisi?

“Sular boşa akıyor” denmesi. Zeka ve vicdanın bu kadar küçüldüğü bir cümle daha düşünemiyorum. Çünkü yeryüzündeki yaşamın yegane nedeni, nehirlerin akmasıdır. Nehirler dünyanın damarlarıdır. Damarlarında kanı duran insan nasıl ölürse, nehirleri akmayan bir dünya da ölür. “Su boşa akıyor” demek, “Güneş boşa doğuyor” demek gibi bir şey.

“En büyük tehdit, Anadolu'nun  insansızlaştırılması”

 İstanbul'da doğal hayat tehlikede mi?

İstanbul için en büyük tehdit, Anadolu'nun insansızlaştırılması. Anadolu boşaldıkça İstanbul'un doğal alanları yağmalanıyor, tarihi dokusu bozuluyor. İstanbul kalabalıklaştıkça da Anadolu doğası HES, baraj, maden, GDO, termik ve nükleer santraller gibi kirli yatırımların çöplüğü haline geliyor. Özetle, İstanbul'un doğasının yok oluşunu Anadolu'daki kıyımdan ayırmak mümkün değil. Tersi de geçerli. İstanbul'u kurtarmanın yolu, Anadolu'dan geçer.

İstanbul'a dair acı gerçekler neler?

Üçüncü köprüden, kentsel dönüşüme, çılgın projeden, inşaat sektöründeki patlamaya dek, İstanbul'un geleceğini tehdit eden tüm ana sorunların kaynağı, Anadolu'nun insansızlaştırılması. İstanbul ve Anadolu arasındaki ilişki ortadan kalkmadığı sürece, insanlardan bitkilere, balıklardan kuşlara kadar pek çok canlının yaşamı tehlike altında olacak.

İstanbullu bireylere ne düşüyor?

Doğayla ilgili tüm meselelerde, özellikle de İstanbul söz konusu olduğunda, “Ben ne yapabilirim?” yerine, “Biz ne yapabiliriz?” diye düşünmek gerek. İstanbul'un sorunlarını çözmeye çalışan çok sayıda sivil oluşum, dernek ve platform var. Doğa Derneği bunlardan sadece biri. İstanbul'da mahalli platformlar, meslek örgütleri, Buğday, Greenpeace gibi sivil toplum kuruluşları var. Tavsiyem, İstanbul'un geleceğini dert edinen herkesin bu oluşumlara üye olması, belki de birine değil, hepsine üye olması. Ancak örgütlü ve birlikte çalışırsak sorunlar çözülebilir.

 Son olarak Doğa Derneği'nin Doğa Okulu'na kimler katılabilir?

2013 sonbaharından itibaren Doğa Okulu'na her yaştan ve her ülkeden insan katılabilecek. Köydeki çoban da, yurt dışından gelen bir akademisyen de. Doğa kültürü temel eğitim programı ücretsiz olacak. Başvurular arasından en doğru adaylar seçilecek. Katılımcıların para ödemek yerine Doğa Okulu'nun günlük işleyişine katkıda bulunmaları esas olacak.

DD 10 YILDA TARİH YAZDI

‘Hedef: Sıfır Yok Oluş' kampanyasıyla Anadolu'nun kaybolan doğal zenginliğine dikkat çekti. Boz ayılar, kelaynaklar, ceylanlar, sırtlanlar, turnalar yeniden Anadolu insanıyla buluştu ve pek çoğunun nesli kurtuldu.

50'den fazla bilim insanıyla çalışarak ‘Önemli Doğa Alanı' yöntemini dünyaya armağan etti. 2 bin sayfalık ‘Türkiye'nin Önemli Doğa Alanları' kitabını yayımladı. 50'den fazla ülke, doğasını korumak için bu metodu kullandı. Bu yöntemle dünyanın doğal miras alanları tek tek ortaya çıkarıldı.

Dicle Vadisi ve Hasankeyf yok olmadıysa, Doğa Derneği'nin verdiği mücadelenin önemli katkısı var.

100 binden çok insan ve çok sayıda ünlü Hasankeyf'e sadakatini gösterdi. Barajların zararları ilk defa bu kadar net anlaşıldı.

Tarihin en önemli doğa eylemlerinden ‘Anadolu'yu Vermeyeceğiz' yürüyüşünde birçok kurum ve insanla birlikte yer aldı.

İzmir'de, Seferihisar Belediyesi'yle kurulan Doğa Okulu, dünyanın ilk doğa kültürü okulu olarak açıldı.

“Hiç olmazsa maydanoz yetiştirin”

İstanbullu, STK üyeliği dışında doğa için ne yapabilir?

İstanbullular küçük de olsa üretim yapmalı. Üretmek, insanı tazeler. Balkonda maydanoz yetiştirmeyi bile hafife almamak gerek. Bunu yapan biri, marketten aldığı ve bir parçasını salatasına kattıktan sonra kaldırıp attığı maydanozun aslında ne kadar kıymetli olduğunu fark edecektir. Bir demet maydanoz bir ayda yetişiyor! Balkonunda maydanoz yetiştiren insanın dünyaya farklı bakacağından emin olabilirsiniz. Çünkü doğadaki varlıkların gerçek değerini parayla ölçmek mümkün değil.

Doğa Derneği'nin yıllık üyelik ücreti 20 (TL).

“TARKAN BiR DOĞA AKTiViSTi”

Tarkan'ın desteği Doğa Derneği'nden ziyade, doğanın kendisinedir. Tarkan, zaten kendisini doğa aktivisiti olarak görüyor. Doğa Derneği yalnızca samimi bir araç vazifesi görüyor. Doğayı dert edinmiş herkesle, sanatçılarla, düşünürlerle, köylü ve şehirlilerle Doğa Derneği'nin yolu mutlaka buluşuyor. Doğa Derneği'ni Tarkan'ın yanı sıra Sezen Aksu, Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Şivan Perver, Orhan Gencebay, Erkan Oğur, Okan Bayülgen, Ata Demirer, Fatih Akın, Kibariye, Pelin Batu, Musa Eroğlu ve Yıldız Kenter gibi pek çok isim destekledi.

Neşe Mesutoğlu/Milliyet Cadde

Yorum Yaz

Benzer Haberler

İstanbul için en büyük tehlike Anadolu’yu insansızlaştırmak!
  • 08.08.2012 09:05

İstanbul için en büyük tehlike Anadolu’yu insansızlaştırmak!

Doğa Derneği Başkanı Güven Eken’e, İstanbul’u ve İstanbulluyu doğayla buluşturma ...